Aslında size değil kendime bu yazılar ama paylaşınca artan tek şey sevgiymiş ya yazılarımda paylaşılınca çok mutlu oluyorum. Onun için kimin yüreğine düşerse, ne mutlu bana.
Her sene bir geriye dönüşle, biten
yılın muhasebesini yaparım. Bu sene farklı olsun sadece evreka anlarımı yazmaya
karar verdim.
Evreka, hepinizin bildiği gibi ünlü
mucit Arşimed’in banyo yaparken suyun kaldırma gücünü aniden bulmasının
ardından ‘Evreka’ (Buldum) diye çıplak vaziyette dışarı fırlamasına atfen,
bilim adamlarının ‘Evreka anı’ diye tanımladıkları durum. Psikolog John
Kounios şunu ifade ediyor: “Çevrenizle alâkalı daha az farkındalıklı
olduğunuzda, daha çok içsel düşüncelere karşı farkındalıklı olursunuz.” Bu
evreka anları genelde zihnimizin berrak ve rahat olduğu zamanlardır.
Beklenmedik anlardır ve sonuç her zaman önemlidir.
Evreka; bildiğiniz ama
söyleyemediğiniz bir çok buluşun hayata geçişidir...
Evreka; umutların bittiği anda bir ışıktır...
Evreka; bazen büyük bir çığlıktır umulmadık anlarda...
Evreka; şefin spesyalidir....
Evreka; kulağa hoş gelen güzel bir tınıdır
Evreka; kendine özgüdür...
ve Evreka; bir ağacın gölgesinde düşlere dalmanın verdiği güven ve özgürlüktür...
Evreka; umutların bittiği anda bir ışıktır...
Evreka; bazen büyük bir çığlıktır umulmadık anlarda...
Evreka; şefin spesyalidir....
Evreka; kulağa hoş gelen güzel bir tınıdır
Evreka; kendine özgüdür...
ve Evreka; bir ağacın gölgesinde düşlere dalmanın verdiği güven ve özgürlüktür...
Başladım bende 2014 içindeki 12 aydan evreka anlarımı
listelemeye.
İlk yakaladığım Ocak ayında. Hiç
yapamam dediğim, asla deyip bitirdiğim geçmişten gelen bir eli tutmak oldu.
Hesapsızca yapılmış, akışa bırakılmış, neden-sonuç ilişkisi kurulmadan yürüme
kararı alınmış bir Cumartesi sabahı kahvesi. Evreka anı: Geçmiş tehlikeli
olduğu kadar tekrarlara açıktır.
Sonra hiç yapamam dediğim, nasıl
olacak, nasıl başlayacak dediğim soğuk ama içimde sımsıcak bir Şubat yakaladım.
Hiç tahmin etmediğim bir anda hayal gibi hayatıma hatta zihnime sıvışan bu
dengesiz kimlikle bütünleştiğim bir Şubat. O andan sonra bütün evrekalar
değişti, hatta hepsinin temelide belki o olacak. Evreka anı: Hayatı
yönetemiyorsun, planlayamıyorsun, ön göremiyorsun ama andayken bunlara ihtiyacın
olmuyor zaten.
Mart ayında oy verdik. Yeni
umutlar, yeni beklentiler, belki değişiklikler olacaktı. Çalanlar çırpanlar,
insanlara nefret tohumları ekenler, ötekileştirenler oy kaybedecek ve bizler
aydın cumhuriyet çocukları hızla yükselecektik. Daha gezi aklımızda tap
tazeydi. Başka ne olabilirdi ki… Evreka anı: Hiçbirşey en üst ivmeye ulaşmadan
düşüş yaşamaz ve en üst noktaya vardığını zaman gösterir. Bize sabır ve daha
çok çalışmak düşer.
Bir teog geldi geçti Mayıs ayının
ılık rüzgarlarında hayatımızdan. Öyle bir geçiş ki zihnimin her noktasında ayrı
bir fırtına estirdi. Önce ülkemin gayrı müslimlere yaptığı ayrıcalıkla karşı
karşıya kalmanın şoku. Sonra insanların kendi davalarını bile savunmaktan aciz
halleri. Derken sınava hazırlanan bir çocuğun 100 soru karşılığı hayatının
dönüm noktasının belirlendiği eğitim sistemi. Iyi yapanla yapmayanın ayırt edilebilmesinin
torpil gibi birşeylere bağlı olabileceğini, koskoca bir milli eğitim sisteminin
yanlış soru ile çocukların hayatlarıyla oynayabildiğini yaşadım. Evreka anı:
Not dediğin şey sadece kağıt üzerindedir. Sen farklı olmayı öğret çocuklarına.
Araştırmayı, her sistemin doğru olmayabileceğini sorgulamayı, en çokta koru körüne inanmamayı… ne dedik: Be Bold or Italic,
never Regular.
Havalar ısındıkça insanın içi
kıpır kıpır oluyor. Bu haziran da ben gururlu
anneliği yaşadım. Büyük zorluklarla 2 kiloluk doğan oğluşlarımı 8. sınıftan
mezun ettim. Ne çabalar, ne tartışmalar, ne kararlarla dolu 8 koca seneyi
geride bırakmanın haklı gururunu yaşadık hep birlikte. Biz üç kişide iyi bir
aileyiz sözünü o gün tüm aile bireyleriyle yaşamanın heyecanı unutulmazdı.
Evreka anı: Saçını süpürge etmeden insan evlatlarına güzel bir gelecek
verebilir. Bunun içi sadece madiyatla dolarsa, haksız kazanılmışlıklar, içi
empati ve olumlu hırsla dolduğunda, dolu dizgin koşan bir ergeniniz olur.
Temmuzun kavurucu sıcaklarının tam
ortasında Tzuk Eitan- hayatımıza, kalbimize ve beynimize
bomba gibi düştü.
Canlar gitti, topraklar kan oldu. Koca dünya için minicik bir kara parçasında yürekler
acı doldu, analar feryad etti. Herkes kendine çekti, herkes kendine gore
yorumladı. Her yorum düşünmeden yapıldı, her yorum yapan lanetledi, her yorum
bir tarafı haklı göstermek için çabaladı. Ne olursa olsun içinde bulunduğumuz
coğrafyayı kirletti, nefretle doldurdu ve toplumun bir rengini ötekileştirdi.
Hayatımda dost bildiğim insanların o sözleri o kadar kolay yazabilmelerine
şaşırırken, sadece ırkından dolayı bambaşka bir ülkede olanlardan sorumlu
tutulmanın acısını bütün kalbimle yaşadım. Antisemitizm denilen olgunun ülkemde
buram buram koktuğuna şahit oldum. Yaş, cinsiyet ve eğitim seviyesi
gözetmeksizin. Evreka anı: Dünyadaki sınırları insanlar koyar, insanlar bozar.
Bilmediğini önce bilmeye çalışıp sonra da anlamaya çalışmak lazım. Bir toprakta
barış bütün dünyadakine bedeldir.
Tatil rehaveti, Ağustos sıcakları. Kimse rahatını bozmazken, şezlonglarından kalkıp şehire varamazken, oy
kullanmayı üşengeçlik olarak görürken, ülkemin sadece 50%ni seven bir adam demoratik
bir seçimle, Cumhuriyetin 91.yılında 19.Cumhurbaşkanı seçildi. Adına törenlerde
dua okuduğumuz bu kişi acaba benim Cumhurbaşkanım olabilir mi? Evreka Anı: Demokrasi
çoktandır “halkı kandırma rejimi” oldu! Egemenlik bir kişinin elinde ise
ve bu kişinin güç ve yetkileri sınırsız
ise böyle bir siyasi yönetim MUTLAK MONARŞİdir. Gitmeli mi? Kalmalı mı?
Eylül'de gel derler bende öyle
yaptım. Topladım ruhumu ve bedenimi çıktım bir YOL’a. Hedef ilüzyonu aşmaktır
dedim ve baltalar elimde girdim ormana. Ruh parçam diyen o hayalperest adamın
YOL’una ekledim kendimi. Her darbeyi kendime çaktım, bazıları sert, bazıları
nazik. Her darbe bir yandan acıtırken
diğer yanımdaki kabuğumu sıyırdı. Kurumuş kabuklar bir bir döküldü ve altından
8 hafta sonra rengarenk bir ham taş çıktı. Sıra ham taşı küp taşa çevirmede.
Evraka anı: Tesadüf yoktur, hayatıma eklenen yeni yürekler hoşgeldiniz YOLuma. İnanırsan
yapabilirsin.
Ekim, 2014 için hayatımdaki en önemli aydı. 2
senedir bir hayale inandım. 13 senedir bir hayali kovaladım. Sene 99 ben ve Alp
Amerikaya gittiğimizde yaşadığımız eşşiz tatilimizi bir gün çocuğumuz olursa
onunlada yaşayalım diyerek sonlandırmıştık. O tatilden 5 ay sonra hamile kalmış
tek derken çift doğurmuştum. Hastanade gözümü açtığımda ilk sözüm Alp’e çok
para biriktirmemiz lazım çünkü bir değil iki çocuk götürmeliyiz Disneyland’a
oldu. Ben onsuz bu hayali yerine getirmek için çok çabaladım.
Kendime inandım, gücüme güvendim ve diledim. Inanınca yapabilmenin gururunu yaşadım. Bir de hayalimin içine can dostlarda eklenince tadına doyulamaz bir tatil oldu.
Tabii ki nerede çokluk orda zorluk yaşadık ama hafızalardan silinemeyecek bir finalle geri döndük uzaklardan. Çantalar alışverişlerle doluyken zihinlerde unutulmayacak anılarla doldu. Biraz buruk, çokça keyif. Evreka anı: Hiç birşey sonsuz değildir. Herşeyin son kullanma tarihi vardır. Tek sonsuz SEVGİdir.
Kasım, beni her zaman buruk duygularla karşılar. Aralığa
hazırlar beni. Senenin sonunun geldiğini
muhasebe zamanını hatırlatır. Acıları kabuğun
altından sızlatır, göz yaşları karanlık gecelere karışır. Daha çok yazarım,
daha derinden yaşarım ama beni bu ruh halinden çıkaran bir etkinlik can simidi
olur her sene bana. Eksiksiz katıldığım bir macera bu. Her sene bir motoları
vardır. Bu sene ki “Hayat ONca bilginin eseridir,” Biraz hayattan, biraz
felsefeden, az da olsa politikadan ama çokça ruhuma dokunan konulardan seçtim
özenle. Jozef Tarı’dan Tanrı parçacığı, Noa
Baum’dan A land twice promised, Bentley James Yaffe’den Geziden sonra kısıtlamalar, Murat Yetkin’den 2015 Türkiye’yi nasıl bir tablo bekliyor,
Hedy Schleifer’den Bağlantı mucizesi. Her bir konuşma beni biraz daha
aydınlattı ve bir adım daha ileriye taşıdı. Günün sonunda belki çok yorgundum
ama oldukça mutluydum. Evreka anı: Seçimlerle yaşarsın, acı istediğin kadar,
keyif almakta.
Ve Aralık, sene sonu… Yapılması
gerekenler için son 31 gün. Hediye alıp vermenin keyfi. Aile partileri, dostlarla
yemekler, piyango heyecanı bir tarafta, diğer tarafta da acaba muhasebe tuttumu?, seneden
dilediklerimle yaptıklarım denk mi?, kimleri ekledim, kimler çıktı, neden?,
yeterince iyi oldu mu?, kimseyi kırdım mı? kırıldım mı?, büyüyüp olgunlaştım
mı? gibi bir çok duyguyu yaşatan muhteşem ay… Hemen geçen seneye dönüp
bakıveriyor insan… 2013’ü kapatırken kendime verdiğim sözler vardı. Daha fazla
yazabilmek, daha fazla dinlemek, anlaşılmak, sarılmak, yolculuk, yol ayrımları,
zengin ve derin sohpetler, yeni yerler, yeni insanlar, yeni bakış açıları, daha
fazla ailemle vakit geçirmek, oğlanları daraltmadan olanla yetinmek, olmayanın
sorumluluğunun bende olmadığını anlamak, bedensizlerin dünyasındaki ağırlığı
azaltmak, zihnimle dost olmak ve yeniden “hala” olmak, kontrolsüz olabilmek ve
kalbime inanmak istediğimi yazmışım. Nefis bir başarıyla neredeyse 99%
yapılmış. Bravo bana ki azimle hedefe yürümüşüm. Evreka anı: Demek ki herşey
sende bitiyor!
Gelelim 2015 için dilekler
bölümüne;
Başlangıçlar herkes için en hayati konular, öyleyse yeteneklerimi
cesur şekilde ortaya koymak için cesaret istiyorum.
Eski olanla yüzleşip yenilenmek,
kullandığım teknikleri yenilemek, bugüne kadar bilip inandıklarımın değişmesini
diliyorum.
Uzun süredir sıkı sıkıya bağlı kaldığım ilkelerin ve prensiplerin yerini,
yenilerine bırakacağını yada başka bir deyişle yeni bir döneme adım atacak
şekilde radikal yaklaşımlar ve ciddi
yenilenmelerle yeni çevrelere ve yeni insanlara gidebilmeyi
diliyorum.
YOL almaya başladığıma göre kararlı olmaya ve aldığım kararların
arkasında durmaya hazır olmayı diliyorum.
Aşk ve özel ilişkilerde, geçmiş
deneyimlerimin etkisinden kurtulup yeni denizlere yelken açabilmeyi, özellikle
ruhuma ve yüreğimin sesine kulak verebilmeyi diliyorum. Ve biliyorum ki ben yolumda yürümeye devam ederken, bana
eşlik etmek isteyen herkesi yanımda görmekten keyif alacağım.
Gitmeyi arzuladığım bir yere
gitmek, okumayı arzuladığım bir çok kitabı ruhuma eklemek istiyorum.
Birilerinin ruhuna dokunmak,
ruhuma dokunacak birinin gözlerine bakmak istiyorum.
Bu sene 2. kitabımı ellerinize
vermek istiyorum. Üç Nokta ile hayatınıza eklenmeyi diliyorum.
Canımın içi oğlanlarımla harika
bir tatil, sevgili ailemle daha çok zaman…
2015 hepimiz için harika bir yıl olacak, şimdiden
söylüyorum.
Bu senenin motosu: İNANIRSAN
YAPABİLİRSİN.
Sana inanıyorum 2015, hoş geldin!
Sizler için de kendinize yeni sene de daha çok inanbilmenizi
diliyorum, çünkü inanırsanız yapabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder