Hep derler ya tebdili mekanda bereket vardır. Hem mecazi, hem de gerçek anlamda yol almak her zaman iyidir. Bu hafta kulağıma çalınan " YOL BAĞI" sözü yüreğimde önemli bir yere dokundu.
Kendime
sordum bağ kurmak nedir?
Aklıma gelen ilk bağ, GÖBEK BAĞI, annemle
aramda ilk günden başlayan ve ömrüm boyunca devam edecek olan koşulsuz sevginin
bağı. Hiç bozulmayan, zaman içerisinde bir sürü pürüzler oluştursa da asla
kopmayan bu bağın ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu hissedince içime bir
sıcaklık geldi.
Ve DOSTLUK
BAĞI, insanlar yalnızlığın gerçekte ne olduğunu, nereye varabileceğini pek
kavramazlar; çünkü sevginin olmadığı yerde yaşayamaz, kalabalık ortam onu yalnızlıktan
kurtaramaz. Dostluk kurma ihtiyacı bu yalnızlığın
giderilmesi ihtiyacından doğar. Peki günümüzün sayılarla
kuşatılmış sanal dünyasında dostluk bağından söz edilebilir mi? Facebook’taki
arkadaş sayımız mıdır bağ kurduğumuz dostlar? Telefonumuzda kayıtlı olanlar mıdır
bizi birbirimize ve dünyaya bağlayan?
Ya GÖZ BAĞIna ne demeli. Bir şeyleri
görmenize engel olan. Bazen isteyerek taktığımız, bazen de taktığımızı bile
fark etmediğimiz.
Küçük Prens’in dediğini anımsıyorum; İnsan ancak yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler
göremez.
İşte en özel
olan bağ; GÖNÜL BAĞI.
Bağlanırız onlara, karşılıklı ya da karşılıksız. Severiz,
sayarız, koruruz. Onlarla sevinip, üzülür belki de acı çekeriz. Ama ne olursa
olsun gönlümüze girmişlerse bağlanırız. 'Vardır bir iyisi,' der sineye bile çekeriz.
Ancak ne olursa olsun bir gün giderlerse, ya kendi isteyerek, ya biz çıkartarak ya da mevladan yana, işte o an gönlümüz kalır, aklımız kalır hatta ruhumuz incinir, yürek yanar. Belki yas tutulur ne sebepten olursa olsun. Yaş akar gözden.. Dönüşü olmayan bir yola sürükler bu haller bizi.
Işte bu gönül bağı denilen, kesilemez, sırtımıza küfe ya da ömür boyu yürekte taşınır.
Ancak ne olursa olsun bir gün giderlerse, ya kendi isteyerek, ya biz çıkartarak ya da mevladan yana, işte o an gönlümüz kalır, aklımız kalır hatta ruhumuz incinir, yürek yanar. Belki yas tutulur ne sebepten olursa olsun. Yaş akar gözden.. Dönüşü olmayan bir yola sürükler bu haller bizi.
Işte bu gönül bağı denilen, kesilemez, sırtımıza küfe ya da ömür boyu yürekte taşınır.
Bunun en kuvvetli bağ olduğunu düşünürdüm ta ki YOL BAĞI kelimesini duyana kadar.
Ne
olabilir yol bağı?
Neden etkilendim?
Neden etkilendim?
Hayatının hareketli bir anında biri ya da bir şey çıkar karşına. Aslında sebebi vardır ama bilinmez. Sana bir şey anlatmak, farkettirmek, sözlendirmek adına çıkmıştır.
Şu
sensörlü aydınlatmaları düşünün. Ileri adım atınca yanarlar ve yolumuzu aydınlatırlar
ya. Işte yol bağı tam da böyle bir şey sanki. Kalbinize bir şey fısıldar ve siz
ileriye doğru bir adım atarsanız ve birden yol aydınlanır. Geriye dönüp o adımı
attırana şükranla bakarsınız. Ne kırgınlık ve küskünlük ne de yürek acısı vardır
geride kalan için.
Tam tersine, zihninizin, yüreğinizin en derin yerine adını kazırsınız. Her hatırladığınızda yüzünüze bir gülümseme yansır, yaşattığı acı bile olsa ne yazar, o adım sayesinde atılmış, yol o zaman aydınlanmıştır. Hep hatırlarsın ondan öncesini ve sonrasını.
İşte bu yüzden hepsi olsun ama en çok yol bağım olsun derken buldum kendimi.
Tam tersine, zihninizin, yüreğinizin en derin yerine adını kazırsınız. Her hatırladığınızda yüzünüze bir gülümseme yansır, yaşattığı acı bile olsa ne yazar, o adım sayesinde atılmış, yol o zaman aydınlanmıştır. Hep hatırlarsın ondan öncesini ve sonrasını.
İşte bu yüzden hepsi olsun ama en çok yol bağım olsun derken buldum kendimi.
Hayat her
gün bize sayısız fırsatlar sunuyor. Onları bize farkettirenler iyi ki varlar.
Bu vesileyle hayatımdaki tüm "YOL BAĞLARIMA" şükranlarımla.
İyi ki bağ kurmuşuz.
Hayatın
bize ne getireceğini bilme şansımız olmadığına göre ilerlemeye devam.
Ben hep yoldayım, dörtyol ağzında karşılaşmak üzere.
Ben hep yoldayım, dörtyol ağzında karşılaşmak üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder