20 Haziran 2010 Pazar

BAKIS

Bu gunku yazim seyahat halindeyken teknolojinin elverdigi kadar destekle Blackberry'den yazilmistir.Olabilecek harf ve imla hatalri icin affiniza siginiyorum.
Baslik,Bakis olunca konuyu tam kavrayamamis olmaniz cok dogal ama konu gunuanlam ve onemini kapsayan konu sadAece baska bir bakis acisindan okumanizi istedim.
Insan yavrusu ilk dogdugundA baktigi ve de gordugu sey nedir sorusuna dogru yAnit alacagimdan emin olarak cevapliyorum,MEME!Sicak ve bereketli bir yer ve sizi ona yonlendiren ise size guven ortamini saglayan Annenin kollari ve sevkati.Bebis mutlu cunku guvende ,anne mutlu cunku besleyebiliyor.Hersey yolunda giderken bir anda bebis bir BAKIS yakalar,Annenin ona baktigi gibi baktigi biri var.Panik icinde o bakisi takip eder ve karsisina cikana inanamaz.Kocaman bir adam.Kim bu diye sorarken Annenin huzur veren sesi ona cevabi verecektir;"Canim yavrum,seni biz BABAnla cok isteyerek yaptik,ben nasil sana guven ve sonsuz sevgi vereceksem ondan da aynisini goreceksin.Ben onu seviyorum ve hayatimda 2nizde bana cok degerlisiniz.”Ve bebis rakibini tanimistir.Kendinden cok daha buyuk ve annenin gozlerinin icinde cok degeri olan BABAsinin varligini ilk farkettigi ani da omur boyu unutmayacaktir.
Ben kendi babamla olan iliskimi dusunuyorum ve icinde derin bir saygi,onaylama ve guven hissediyorum onun bana bakislarinda.Yeni yeni ogreniyorum ki beni boyle dusunmeye iten duygu aslinda annemin babama bakisiymis.Annem ona boyle baktigi icin benim icin babam buymus.Eminim katilmayan olacaktir ama su kucuk testi yapip tartin kendinizi.Gozunuzu kapatip annenizin babaniza nasil baktigini dusunun,gercek bakisi yakaladiginizda,sizin babaniza bakisinizi dusunun ve bakin ortak ve farkli olanlar neler.
Benim babam seninkini dover en basit cocuk cumlesi olabilir ama bu gercektir ve cocuk yasi kac olursa olsun boyle dusunur.Ben saka yoluyla babama yakistirdigimiz basliklarla gecirdigimiz bir yaz tatili anisini paylasmak istiyorum sizlerle;takma isimler oynuyoruz babalara,sira bende ve benim ismim ISKELE BABASI... O gun ne manasiz bir kelimeydi oysa su yasimda bunca yasanmislikla diyebilirimki babam benim en huzurlu iskelem olmus.Her ihtiyacimda elim onu bulmus,her ihtiyacimda kollari beni sarmis,dudaklari beni opmus.Canim babam GUNUN KUTLU OLSUN!
Bu satir tabii ki yazmasi en zor olandi cunku canim cocuklarimin gunu kutlayacak babalari fiziken yanlarinda degil maalesef,onlara babalarini yasatan tek sey ise benim gozlerimdeki BAKIS!
Tum babalarin gunu kutlu olsun,hakketmeyen baba varsada kendine gelsin...

15 Haziran 2010 Salı

KÜÇÜK ama BÜYÜK - Bu yazı bir nevi REKLAMDIR!

Bugünkü konu benden daha küçük olan biri için.

Benden küçük bir bedeni olmayan ama yaşı küçük ve ruhu büyük biri için.
Benden daha lezzetli olan ufak balık için.
Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, o benim yeni hayatımın ateşi oldu.
Muazzam bir aydınlık, küçük bir delikten görünebilirmiş, o benim aydınlığım oldu.
Ufacık bir yağmur,kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş, o benim yağmur damlam oldu.


Merak kediyi bile öldürürmüş, sizde bu kişiyi merak ettiyseniz bu yazı KARDEŞİM'e...

Benim için çok ama çok önemli biri.

Bir günde girdi hayatıma annemin kucağında, bir ömür duracak orada.

Zor gün dostu az bulunurmuş, o benim GERÇEK zor gün dostum.

Destek aradığımda hep yanımda bulacağım gündüz parlayan yıldız misali...

Kendi fikirleri olan, kendi inandıklarını sonuna kadar savunan, değer verdiklerine her zaman destek olan yaşı benden küçük ama aslında büyük adamın bir de blogu var.

http://kimokursaokusun.blogspot.com/

Adında anlayacağanız gibi kim okursa okusun diyecek kadar kendine güvenen canım KARDEŞİM’in blogunu bugünkü yazımda hepinize şiddetle tavsiye ediyorum.

Deneyin keyif alacaksınız okurken.


Not- Bu bir nevi reklamdır...hahahaha

11 Haziran 2010 Cuma

BULUT AY'a KANCA ATMIŞ, AYRILMAK İSTEMİYOR!

Bu başlığı okuduğum anda kitlendim. Düşünceler içimde hızlan dans etmeye başladı. Neler neler yazılır bu söz üstüne. Hele bir de 10.000metre yüksekte, bulutların arasında, kuşları çıldırtacak teknolojiyle, çelik kuş misali süzülerken insanın aklı daha da bir hızlı çalışıyor emin olun...
Bu yazıyı Belçika'dan İstanbul istikametine , gene kendime yeni birşeyler katmış olarak dönmekteyken karaladım.
Bu başlığın içini dolduracaklarla dolu aklım ve düşüncelerim elimden hızlı ama deneyeceğim yakalamayı onları ve sunacağım okuyanlara...
Bulut Ay'a ne kancalar atmış olabilir diye düşünürken 1.kancamı buldum bile.
AİLE; tabii insan ailesine bağımlı yaşıyor, ondan kopmak zor hatta imkansız.Günde enaz 1(!)kere konuşup hatır sormanın dışında merak, destek ve güç unsuru onlar.Tabii kabul etmek gerekir ki bazen bizi zorlayabiliyorlar, kabusa çevirebiliyorlar hayatımızı ama onlarsız bir yaşam zor be...
Aile için daha yazacak çok şey var ama kancaya takılanlarda çok onun için 2.kancada ne var diye çekiştirdim Ay'ı yakınıma ve 2.kancadan DOSTLAR çıktı.
DOSTLAR;tabii ki onları yaratması sancılı, biraz zahmetli ve emek isteyen bir kanca.İki kişinin arasında bir sinerji olur, bir anda aynı lisanı konuşur olursun, aranızdan su sızmaz, sır küpü olur bağlanırsınız.Bu böylece seneler sürsün istersiniz ama herzaman böyle olmayabiliyor. Herkesin kendine ait bir çerçevesi var ve tabii ki hep aynı dosta kitli bir kanca olmuyor ama hep öyle olması dileğiyle diye bakıyorum kancanın ucunda yakına gelen birşey daha gözüktü, AŞK;İnsan aşıksa herşeyi eylermiş. İlk 2 kancayı at çöpe eğer bu varsa kancada.
Her delilik mümkün kişiye.Çeker gider, onun uğruna kavga eder.Aklı al kutuya sakla aşıksan eğer.
İŞ;bir kanca da o...Hayat kazanmak, ayakta kalmak. Lüks yaşamak yada boğaz tokluğuna kazanmak. Bunsuz olmak mümkün değil. İnsanı motive eder, stress yaratır, hırs kazandırır. Bunun içinde aşkla yapılan bir iş varsa gene at baştaki 2 kancayı koy deliliği yerine.
EV; İnsanın kendini en huzurlu kıldığı sığınağı, kendi yarattığı kalesi. İçi huzur doluysa inanılmaz keyif verir insana. Hele içinde koşan-coşan çoçuklar ve şarap kadehini tokuşturacak varsa değme keyfine...
ÜLKE-ŞEHİR, Ah İstanbul ah! Gerçekten inanılmaz hareketli ve sinir bozucu trafiği olan şehir.Çok yüksek enerjisi olan bu şehirde insan anı yaşamakta öyle zorlanır ki onu yazanlar,resmedenler, besteleyenler bile var.
Boğazın serin sularına bakmak, aynı anda iki kültüre sıkışmak, ne Doğulu ne Batılı olamamak hali...

Bütün bunlar Bulut' unuzda varsa ve hepside Ay'a kancalıysa söyleyin bana para-huzur-eğitim-aşk adına nasıl ve nereden cesaret alıp gideceksiniz buralardan ve hangi arzu ile yeniden başlayacaksınız.
Ben de tek cevap var ama önce sizler yorum yapın!

1 Haziran 2010 Salı

ANASINA BAK OĞULLARINI AL:)

Bu gün benim için çok özel birgün. Her annenin beklentisi boynuz kulağı geçsin değilmidir. Ben de şu anda okulumuzdaki öğretmenin gayretlerinin ve çocuklarımın içlerindeki güzel hislerin tercümanıyım.
Bu gün blogumda gururla sunuyorum, iki damla yaş süzülerek göz pınarlarımdan....
Eytan ve Meir Abulafya sizi seviyorum...

Meir Abulafya'nın şiirleri;

BİR KIŞ AKŞAMI
O zamanlar vardı kuşlar,
Uçardı gökyüzünde.
Oynardım uçağımla,
Bir kış akşamı.
Eğlenirdim kurbağamla,
Ne güzel hayat.
İhanet ettim balığıma,
Oyandım köpeğimle.
Babam kızdı bana,
AH HAYAT AH...

YILDIZ
Havada vardır yıldız,
Hissediyorum içimde,
Güneşin ışığını.


Eytan Abulafya'nın şiirleri;

KOMEDYEN
Bir laf atardım ortaya,
Güldürürdüm herkesi.
Herkes bakardı bana,
Sadece komedyen olduğum için.
Oysa ben de bir insandım,
Ama yinede bir komedyendim gülünen.

BAKKALIN DEDİKLERİ
Gidip sorardım bakkala,
Bebek nerden gelir?
Uzaydan dedi.
Gidip sorardım bakkala,
Uçmak mümkün mü?
Evet dedi.
Gidip sorardım bakkala,
Bin yaşına kadar yaşanabilir mi?
Tabii dedi.
Anladımki, bakkal bana yalan söylermiş...