27 Ocak 2011 Perşembe

TUZLA ARINMA

        Firarperest yeni bitti. Bu son, başka kitap okumak yok diye kendime yasak koymuştum. Ders çalışmam lazım, 4 ders var, bu senenin hedeflerinde sınıf geçmek var, demiştim ama bu gözler ve bu beden okumak diyor başka bir şey demiyor. Keyifli bir home ofis day Off günü Frida & Diego öncesi , keyifsiz İstanbul trafiğine karışmadan, toplu taşıma araçlarının en harikası olan metroda okumak üzere canım dostumun bana aldığı, kendi hafif ama içi dolu kitabımla gene (kısa da olsa) yoldayım.


   
1.sayfa vurucu. Kitaptaki teşekkür büyükanne ve büyükbaba’ya... Notta şöyle diyor, benim oluşmama ön ayak olan... Ne ilginç. İnsanı düşündürüyor, acaba kaç nesil sürüyor oluşumumuz diye. Sadece ben , annem yada babam değil benim oluşumuma katkısı olan.

 
Devamında kitap, gülümsetecek kadar komik ve trajik gerçek bir hikayenin içine katıyor sizi.

 
Hintli bir kadın arınmak için Hollanda’ya gidiyor...

 
Sanırım gülümsemek için yeterli bir cümle. Zaten anlatılmak istenenlerin hepsi böyle basit cümlelerin içinde saklanıyor. Henüz bitmedi, daha okuyorum ve açıkçası bitmesin diyorum. Tabii ki okumanın keyfinden ama daha çok arkasından Hukuk, Felsefe, Çağdaş Türk Edebiyatı ve İktisat çalışmak zorunda olmamdandır...

 
Gelelim yazmak istediğim bölüme.

 
Adı Tuzla Arınma.

 Arınmak adına yapılan 2. Yöntem.

 
Sabah aç karnına içilen havuç suyu üstüne 5 bardak çok tuzlu su içme seansı. Tuzlu sular bittikten sonra yatıp uyumak ve sabah kaltığınızda karın ağrılarıyla yapabileceğiniz tek şey olan ve bir gece önce neden verildiğini bilmediğiniz kaplara kaka yapmak. Bu seansın zor olacağı söylenmişti adaya. Ama aday bu ana kadar hiç bir zorlukla karşılaşmadı. Hatta çok kolay geldi istenilen ve varılan sonuç. Nesi zordu bu sürecin anlaşılamadı.

 
Derken o an geldi.

 Ateşin etrafına adayla birlikte bu sürece katılan herkesin bokları yerleştirildi. Başlarındaki lider, davulcunun yardımıyla bütün bokları elinize vereceğini ve bunları affedip başlarına değdirip ateşe atacaklarını söyledi. NEEEEEEEE!

 
Ya demişlerdi süreç kolay değil diye.

 
İnsan kendisinkini bile zor eline almayı cesaret ederken, birde başkalarınınkini nasıl alacaktı? İğrenç ötesi bir durum ve bizim kahramanımız hariç herkes süreçi terk edip odasına gitti. Lider demişti , sadece hazır olunca süreç başlar diye demek ki onlar hazır değiller, ama bizimkide hazır değil kesinlikle.Fakat lider ona, gidenlere bakarak soruyu yöneltiğinde o evet kalıyorum cevabına, ben okurken, eminim kendisi de yaşarken şok olmuştur. Çünkü bunu yapan birisi normal bilinç düzeyinde olamaz.

 
Hem fikirsiniz benimle eminim... Kendi ve başkasının kakasını elinize alıp onu affedip sonra başını değdirip ateşe atmak...

  Şimdi bakın neler oluyor.

Kahraman bu kakanın, kendi ürünü olduğunu ve nihai sonucun sadece ve sadece insan artıklarından ibaret olduğunu kavrıyor. Ayrıca başkalarınınkininde bundan farklı olmadığını kabul ediyor. Bu elinde tuttuğu, yemezse öleceği , dışkılamazsa içinde kalıp zehirleneceği basit bir madde. Herşeyden önemlisi bu “O”. Seçerek yediklerimiz ve ihtiyacımız olmadığı kadarından kurtulduğumuz. Bakış açınızda bir değişiklik oldu mu?

 
Ben şaşkınım ve okumaya devam ediyorum.

 
Şimdi kahramanımız sürece evet dediği için davulcu yavaşça kapları getiriyor, kapaklarını açıyor ve eline dökmeye başlıyor. Koku felaket, görüntü berbat. Yapış yapış her yere bulaşmış durumda. İğrenme duygusu ise kaybolmuş çünkü eline akan şeyin artık insan ürünü olduğu gerçeğini kabullenmiş. Her yer bok dolarken ve üstü başı yapış yapış olmaya başladığında yeni bir farkındalıkla gözünü ateşe dikiyor. Bu yapış yapışlık hissini daha önce hissetmişti. Nerede diye zihnini yoklarken, kelime anlamı aklına geliyor.

 
BOK ATMAK: Kötülemek ,iftira atmak gibi ifadelerin biraz daha argo hali.

 
Bu yapış yapış hissini kendi üstündede hissetiği aklına geliyor ve ürperiyor. Demek ki etrafında ona bok atan olduğu gibi, o da başkalarına bok atmış. Zaman içinde kendisine atılan ve kendisinin başkalarına attığı bokların üstülerine nasıl yapışıp kaldığını farkedince, bu yapılan ritüeli çok anlamlı buluyor. Elindeki boku başının üstüne koyup onu affetmek erdemin en büyüğü. Derken onu ateşe atıyor ve bunu tüm kaplar sona erene kadar tekrarlıyor. Yeniden ellerini açıp kutuyu beklerken birden kapların bittiğini anlıyor, gözlerini açıyor ve bu duygumun farkındayım ve yapma eyleminde olursam bunu hatırlayacağım diyerek konuyu noktalıyor.

 
Ben bölümü bitirince bu kadar iğrenç bir konudan ne kadar keyif aldığımı farkettim. Süreci çok defa elimde, ne kendimin ne de başkasının kakası olmadan yaşıyorum. Hayatımı gözden geçirdim . Bok atıp atmadığımı ve bana bok atılıp atılmadığını hatırlamaya zorladım kendimi. Elle tutulur bir kayıt bulamadım beynimin kıvrımlarında. Sizlerde yoklayın zihninizde de saklı birkaç kayıt varmı? Arayıp bulun onları, temizleyin içindeki gereksiz birikimleri, affedin onları ve ateşe atın.

 
O kadar etkilendim ki dönüp kakama baktım, evet baktım ... Komik geliyor belki ama sizlerinde bakacağından eminim. Ayrıca baktığınızda ne düşüneceğinizi çok merak ediyorum?

 
Kıssadan hissesi,;

  •  Mücadeleler yaşam için önemlidir. Mücadeleler olmazsa büyüyemeyiz, kendimizi yeniden keşfetme fırsatı yakalayamayız. 
  • Asla hiçbirşeyi bilmeyeceksin. Bilgi ilerleme karar aldıktan sonra adım adım kendini gösterir.
  • Hiçbirzaman başkalarını kandırmazsın, kandırdığımız ve aldattığımız hep kendimizdir...

 
NOT- Kitap BEN BİR BAŞKA SENİM - Priya Kumar

 

 

 

17 Ocak 2011 Pazartesi

HIRS ETMEK...

Senenin ilk yazısı sayılır... Seneye değer katması muhtemel bir kelimenin arkasında 4 gün.
Nedir derseniz, kelimem “ HIRS”, duygusu “Hoş, yapıcı olması gerekirken yıpratıcı”

Benim için, yeni bitirdiğim kitaptan( “Firarperest” Elif Şafak) bol alıntılı bir sene olacak herhalde çünkü kalemi 3 kez güçlü bu kadın yazarımız, bana bu sene için çok başlık kazandırdı diyebilirim. Bir çok yazımın içinde onun kullandığı cümlelerden kendime köprüler kurup, sizinle karşı kıyıya geçeçekmiş gibiyim...

Tesadüf diye birşey yoktur derler, doğru derler... Şu 4 günlük turnuvanın son maçı oynanırken okuduğum satır da şunlar yazıyordu...

“ Çoğu Batı toplumunda hırslı olmak demek, “ aklına koyduğunu yapmak, bir hedefe odaklanmak, uğraşmak ve azimli olmak” demek. Türk kültüründe ise hırs bambaşka bir anlam arz ediyor.
“ Tamahkarlık, maddiyatçılık, başkalarının omuzlarına basmak, hadini bilmemek”
Firarperest-Elif Şafak

Olay aynen şöyle başladı.
Üyesi olduğumuz klüp, oğlumun turnuvaya katılmasının uygun olacağını beyan etti. Oğlum kabul etti, ben de destekledim.
Turnuva tarihi geldi, oğlan heyEcanlı, ben heyEcanlı, ikiz kardeşimiz gergin.


1.gün; Turnuva yeri Anadolu yakasının tanınmış büyük bir Tenis klubünde. Tam 105 tane, 12 yaş erkek çocukla birlikte yarışmanın verdiği korkuyla, tek kelime Türkçe bilmeyen Romen asıllı bir antrenörle birlikte sabahın 7sinde el salladım ona. Rezil olmamak adına dönüp bakmadı yüzüme. Gülümsedim içimden, ön ergenlik diye. İlk yurtdışına yalnız gittiğimde otele geldiğimi, anneme haber vermeyi unutan “ben “ olarak, oğluma, vardığında mesaj atsın diye tembih etmiştim. EMPATİ gerek biraz ey anneler...
Çekilişler yapılmış ve korta çıkacağı saati bekleyen, biraz telaşlı ama çokta heyecanlı oğlumun elini tutamamanın sıkıntısıyla evde hasta ikiz kardeşe şevkat gösteren bende gergindim tabii. Turnuvanın ilk öğretisi bu olmuştu. “ Çocuklarınıza kaldırabileceği sorumluluklar verin ve izleyin, göreceksiniz ki başaracaklardır.” Aynen böyle oldu. Gün çok uzadı, bir çok şeyle  kendi başına başetti ve kah sinirle, kah destekle yolunu buldu ve akşam saat 11’de yorgun ve yenilmiş olarak eve döndü. Olsun dedik, yarın kazanırız temennisiyle yumuşacık yastıkta uyukuya dalıp rüyalar aleminde kazandık maçları.

2.gün; Derken sabah aynı maraton yeniden başladı ama bu sefer işler yoluna koyulup çocuğuna destek olan anne götürdü oğlunu maça, hasta olduğunu hala şiddetle savunan bir diğerini anneannenin evinde bırakarak. Birinin gönlü olmuş, anne yanına gelmiş, diğerinin ise kalbi kırık anne terk etmiş. Turnuvanın ikinci öğretiside bu olmuştu. “ İki çocuk annesiysen ikiden daha fazla sabırlı olman gerekir. “ Ben o beklentilere sabır göstermeye gayret ederken, yapılan kıskançlık krizlerinin boyutu kat kat artmaktaydı. İkinci gün turnuvanın saatleri, oynanacak kortların yerleri , kimler kimlerle oynayacak vs gibi konular netleşmiş ve koasun düzeni oluşmuştu. Oluşmuştu ama ortada garip bir enerji dolaşmaktaydı. Anneler gergin, oyuncular gergin, hakemler gergin, koçlar gergin, büfeci, temizlikçi, otoparkçı hemen herşey gergin. Aman Tanrım neler oluyor diyemeden, önden falanca takımın koçu kortta oynanan sayıya müdahale etmiş, kortun hakemi orta yaşta bir bey cevap vermiş ve ağız dalaşına girmişler, kelimeler boyut değişitip hafif küfüre dönmüş ve etraf şaşkınlık içinde. Spor camiiasındayız, nezaket ister, saygı ve tolerans ister değil mi diye düşünürken, kaçta oyunumuz başlar diye baş hakemin yanına gidip sorduğumda başhakemin ukala ve kaba tavırları karşısında bir şokta ben yaşıyorum. Bilemem tabloyu takip edin, okuma yazmanız vardır herhalde... Şaşkınlığım kat ve kat artmakta bu arada bizim takım için gelen koçun öğrencisi olmayan oğlum, takımından kimseyle samimiyet kuramamanın ve kendisinin seyredilmemesinden şikayet etmekte sadece benim orada olmamım yeterli olmadığını dile getirmektedir. Korta çıkan oğlumun karşısında başka bir klüpten aynı yaşlarda bir oğlan. Annesi ve babasıyla gelmiş, benimki hemen bana dönüp bak 2 kişi gelmişler ya biz? der gibi suçlayıcı bir bakış fırlatıyor. Düzgün spor ahlakı ile el sıkışılıp maç başlatılıyor. Arkadaş çok hırslı, anne –babada oldukça hırslı. Çocuk servisi nete takınca suratlar düşüyor, netten geçince küçük bir oh deniliyor, çocuk ter içinde hırsla smaç atıyor intikam sarı toptan çıkmalı. Gene yenildik. Bu defa ipler kopuyor ve raket bir tarafa, su şisesi diğer tarafta ağlıyoruz. Nasıl olurda yenemem derken karşı oyuncu gururla kortu terkediyor...Turnuvanın üçüncü öğretisi ise “ Biz Türkler spor konusunda çok geriyiz, motivasyon ve düzen konusunda yetersiziz, hırslıyız ama hırsımız başkalarını ezmek için.” Oldukça uzun bir süre ağlıyor ve yenilgimizi kabul etmekte zorlanıyoruz. Sebebi ise en ilkel duyguda saklı, kaybetmek.
Bu ne kadar yakıcı bir ateş ki başkasının bizden daha başarılı olmasını hazmedemiyor.
Bu nekadar yıpratıcı bir an ki unutmak için aşırı çaba sarfediliyor kabullenmektense.
Bu nekadar üzücü bir haber ki telefonda kardeşimize söylemeyi redediyoruz.

3.gün; Tenis federasyonunun web sayfası çok iyi çalışıyor. Bizler yakın olsun, git gel trafiği az olsun diye anneanneye taşınmıştık ya, trafik Cumartesi günü çıldırtıcı olsa da,  bir yere ulaşmaya çalışmak sinir yapsa da, turnuva bu, emek ister. Vaktinden tahmini 2 saat önce gene yoldayız. Vardığımızda oynamamıza 3 saatten fazla var diyorlar, neden bilinmez. Hem turnuva , hem kış okuluyla uğraşan klüb birini tercih edemediğinden bizlere saatlerce beklemek düşüyor. Su, içecek, yiyecek bol, küçük bir kafe de mevcut ama fiyatları sormayın gitsin...Anfi 17 derece, bizler donuyoruz ama sporculardan şikayet yok.
Güzel olan bu kadar çok korta hakem yetişmemiş, oyuncular sayılarını kendileri tutuyorlar. Ne hoş bir durum, görülesiydi...Ta ki oynayacak çocuğun antrenörünün yüz ifadesine görene kadar. “Sayıları iyi say. Sen say, karşıdakine saydırma. Topa odaklan. Hadi koçum göreyim seni.”
Hırs bürümüş bu insanları, hırs... Ben ne kızıyorum ki oğluma, kalkıp felsefik yorumlarla;  Hayat böyledir evladım, önemli olan turnuvaya çıkma cesaretindedir, kazanmak değil katılmak önemlidir gibi... Bazıları bu yolu çoktan aşmış. Yarış dedikleri bu muydu yoksa... Hedefe kilitlenirken ezmek miydi. Topu bilerek falsolu atmak mıydı, karşılayamayana bakıp bıyık altından gülmek miydi... Turnuvanın dördüncü öğretisi “ Sen ne kadar hedefe koşsanda bazen hedefSİZsindir.”

Ve son gün; Bu gün oyanayacağı rakip biraz daha onun kalemi, yani aşağı yukarı aynı teknik bilgiye sahipler. Boyu boyuna, yaşı yaşına. Beklentimiz, kazanabiliriz yönünde.
Ama kazanamadık.
Gene kriz, gene ağlamalar, gene tanıdık duygular ve isyanlar. Bu defa sakinleşmek daha çabuk oldu. "Şimdi hatalarımı görebildim anne" dedi birden. "Bunlara odaklanıp çalışmalıyım." dedi.
Bu günkü oyunu seyretmeye zoraki de olsa kardeşimizde geldi, binbir laf ederek.Ama maç çıkışı, ona sarılıp, sen en iyi oyununu yaptın, boşver demesiyle.. Sarılmak istedim ikisine , hem de öpmek sıkıca ama unutmamak lazım karşınızdakiler ÖNERGEN. Buda turnuvanın beşinci öğretisiydi “ Bazen süreç sonuçtan daha önemlidir.”

Tüm bu duyguları bize kazandıran turnuvayı başarısından dolayı kutluyorum.

Yeni turnuvamız Mart ayında, henüz katılıp katılmayacağımızdan emin değiliz ama çok şey öğrendiğimiz kesin.

1 Ocak 2011 Cumartesi

365 GÜNLÜK SERÜVEN

Yeni yıla girerken insan içten içe nasıl bir sene yaşadım, düşündüğüm gibi oldu mu muhasebesi yapar. Siz? Ben yaparım. Ayrıca yeni yıl için kararlar alır ve hayata geçirebilmeyi ümit ederim.


Bakın bir psikolog yazısında ne diyor;

“ Yeni yılla birlikte değiştirmek istediğimiz şeylerin ilk sırasını %37 ile daha fazla spor yapmak, %13 ile daha sağlıklı beslenmek/kilo vermek alıyormuş. “

Gülümsediğinizi görüyorum çünkü eminim listenizde bu ikisinden biri vardır. Ben de var

“Bazılarımız sadece bir tek yeni yıl kararı alarak yetinirken, bazılarımız da birden çok karar alıyor. Ama hepsinden daha önemlisi,%22 miz ilk hafta bu kararı uygulamaktan vazgeçerken, %40 bu kararı bir ay sonra , %60 üç ay sonra bu karara uymaktan vazgeçiyor.”

Günlük tutmanın en güzel yanı bu. Görüyorsunuz kendinizi.
Saklansanızda kelimelerin arkasına bütün bir sene orada duruyor öylece. Ben de döndüm 31 Aralık’taki temennilerle başladığım yeni sene notlarıma ve bütün seneye mal edeceğim 1 Ocak motoma. Bütün bir senemi o satırlarda yeniden yaşadım, hersene olduğu gibi. Yaptıklarım, ödemelerim, beni gülümsetenler, ağlatanlar, acıtanlar, tecrübe edindiklerim, tecrübe etmem gerekenler, kararlarım ve bozduğum kararlarım...Herşey 365 günlük bir serüven gibi ama hayat yazıyor, sen oynuyorsun... Yok yok, sen yazıyorsun, hayat oynuyor.

İnsanın farkındalığı artınca karşısına çıkanlar aradıkları oluyor ya, bende bu yazıyı karalamaya başladığımda birinin yaptığı çalışma ile karşılaştım. Her ayı kendi içinde tek tek önem sırasına göre yazmış. Hoşuma gitti bende kopyalayayım dedim. Dolayısiyle uzunnnnnn bir blog yazım var.Sabrınız olmazsa üzülmem, kahve molalarında küçük küçük takılırsınız.

NOT- Bugün itibariyle Facebook’ta buna benzer bir çalışma gördüm- Farkındalık işte-

Şöyle başlamışım yeni seneye.
3 şey yazıyorum bu sene için ve umarım hepsini gerçekleştirebilirim.
Bir bavul bırakmalıyım çocuklarıma. Duygu yüklü bir bavul olmalı, duygusal banka hesaplarının dolu olması için. Kendi adıma bu hesabın dolması için yapmam gereken en anlamlı aksiyon ise, onlara yaşadıkları anın paha biçilmez olduğunu hissettirecek yadigarlar bırakmak. Seneler evvel not kağıtlarımı günlüklere dönüştürmüştüm ve günlüklerimin koca hayatı yeniden şekillendirmeye yeterli olabileceği fikrimi bu gün bir kez daha doğruladım demişim.

Bu gün kendi kendime düşünürken buldum kendimi ve eğer bunu çocuklarıma bırakabileceksem, en hatırlanabilir günlerimi blogumda paylaşıp başkaları içinde unutulmaz yapabilirim dedim ve oturdum klavyenin başına, gene başladım tıkırdamaya... Aralarada gerçek gündem başlıkları serptim... İşte benim 365 günüm...

OCAK

Neye bakarsan onu büyütürsün cümlesiyle başla bu seneye...

Gene havadayım... FrankfurtHeimtextil ,hayatımın ilk fuar stand deneyimi heyecanla karışık korku. Ve İş arkadaşımın garip terkedişi...

İstanbul karlar altında..Bizler mangal başında dostlarla sucuk ekmek havasında, sinemada Avatar...

Yeğenim geniz eti ameliyatı oldu, bir ailenin en zor anı olsa gerek, ameliyathaneye çocuğunu yollamak...

1 Ocak Gündem; Generaller için berbat bir yıldı ; İNGİLİZ Economist dergisinde “Lanetli komplolar” başlığıyla yayınlanan haber yorumda, 2009'un Türk generaller için en berbat yıl olduğu savı ortaya atıldı.

ŞUBAT

Sömester, çalışan anne dramı Part 1

Birikimler taştı, blog hayata alındı.

Kayıp Gül okundu, Dedi ki görmek için sadece gözlerimi kullansaydım karanlıkta kaybolurdum.
Yaşam hem kendini geliştirmek hemde kendini aşmaktır.Aynı yerdeysen hep, yaşamak sadece ölmemektir...

Yemek konulu konferans konumuz için Ciya’da yemek, herşey bloga ilham oluyor.

Baboşun doğum günü, yaş alıyor ama benim için asla yaşlanmıyor. İleri görüşlü, hayata karşı duruşu net adam, iyi ki senin kızınım.

Sınav parası ödenmek için yastık altı 12 senelik Sterlinler çıkarıldı ve tedavülden kalktığı öğrenildi şok olundu, alınan ders ise basit, saklarsan zamanı gelsin diye mürvetini göremezsin, vurma dizine boşuna...

Sonsuzluğa gömdüm gönlümdekini, bizide ona bağladım döngüsünde, af diledim, aşk ta diledim herşeyden önemlisi akıl yazdım içine... Dövmem bedenimde ...

1 Şubat Gündem;Meclis'te aşk skandalı Meclis'in bekâr sekreteri doğum yaptı, ortalık karıştı. Çünkü iddialara göre, işçiyken sekreter olan kadın, evli bir bürokratla aşk yaşıyordu. Başkent bu dedikoduyla çalkalandı.

MART

Hesaplar eksi bakiyede, destek gerek acilen...

Rededilme, beğenilme yada her ikiside yanlış algılama.

Bebek kolleksiyonum gece yarılarına kadar fotograflandı, facebookta yayınlandı, katkıda bulunanlar anıldı, katkı yapılması için yorum yazıldı. 2011’de sergi için söz verildi, nasıl yapılacağı konuşmaları ertelendi.

Babaannem düştü, çok üzücü.Beden tükeniyor sen sadece izliyorsun.

Kitabımın ilk editör yorumu.” Bence şansı var Stella, hadi bazı bölümleri geliştir, yolun açık olsun.Hazır olduğunda ortağıma verelim bir de o okusun, sonrası kolay.”

Canım Annem, ağlarsa anan ağlar gerisi yalan ağları bana ispat eden engin yürekli anam, iyiki doğdun , iyikide beni doğurdun.Senden bana ne geçti yeni yeni fark ediyorum, aynı değiliz ama eş duygularımız var görmeye ve seni daha iyi anlamaya başladım.

İş seyhatinden gidilemeyen veli toplantısana kim gider?Anneanne... Ben nerdeyim peki CIAO ROMA!

8 Mart Gündem; Kafası kesilen genç kız cinayetinde son durum: Anne-babanın üzerindeki kan da genç kıza ait... BABA, CİNAYETİ OĞLUNUN İŞLEDİĞİNİ KABUL ETTİ

VÜCUDU bavula, kafası gitar kılıfına konduktan sonra Etiler’de çöp konteynerine atılan Münevver Karabulut’u öldürdüğü iddia edilen Cem. G.’nin anne ve babasının üzerinde bulunan kan da genç kıza ait çıktı. Baba Mehmet Nida G., ifadesinde, "Biz cinayet işlemedik, işlediyse Cem işlemiştir" dedi. Çift serbest bırakıldı.
Cem G.’nin babası Mehmet Nida G., polisteki ifadesinde suçlamaları reddetti. Mehmet Nida G., "Olay günü oğlum aradı. ’Canım sıkılıyor. Beni dolaştır’ dedi. Eve gittim. Odasına çıktım. Kardeşi alt kattaydı. Anormal bir şey yoktu. Birlikte çıktık. Dolaştırdım. Etiler’de bir kafenin önüne bıraktım. Bir daha Cem’i görmedim. Biz cinayet işlemedik. İşlediyse Cem işlemiştir. Ama biz buna inanmıyoruz" dedi.
Tülay Makbule G. ile eşi Mehmet Nida G., dün, Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Savcı Faruk Erşen Yılmaz, çifti adam öldürmeye iştirak suçlaması ile mahkemeye sevk etti. Makbule G. ve Mehmet Nida G. çifti serbest bırakıldı. Villadaki aramada Cem’in kanlı elbise ve çorapları bulundu. Cem’in giysilerindeki kanın da Münevver’a ait olduğu anlaşıldı. Korsan taksinin arka koltuğundaki kan izleri nedeniyle polis, koltuktan parça kesip aldı. Kan örnekleri Münevver’in kanıyla karşılaştırılacak.

NİSAN

Hemen başında bir zorluk kapımda, evlilik yıldönümümüz... Mermer bahçesinde aşk bizimkisi, sessizliğin çığlıklarıyla kaplı, güneşle yıkanan bir birliktelik bizimkisi. Bir bedende 2 ruh olarak...

Borç büyüyor, destek sonsuz.Şükür...

Eline doğar senin bir bakmışsın olmuş 13 yaşında delikanlı, ah be nasıl geçer seneler, oysaki kanapede annenin sana hamile kaldığını söylediği gün çok net gözlerimin önünde.Basit bir yazı yazdım ona, hayallerin olsun koş peşinden herzaman diye.Sanki kızım sana söylüyorum gelinim sen anla misali...

Uçaktayım gene istikamet KALİSPERA! Ama öyle zor bir yolculuktu ki 20.kattan aşağıya atmak istedim kendimi kurtulmak için baskıdan. Neler oluyor, değişimin çanlarınımı duyuyorum? Yyok canım onlar kiliseninkiler olmalı.

Gene yoldayım ama bu sefer ailece.Oh şükür! İistikamet doğunun en güneyi ANTAKYA.İlk doğuşun simgesi, insan karmaşası.Baharda kiralık şortla denize girme coşkusunu yaşayan çocuklar, ailenin desteği ve dostların yanındayken daha ne ister insan. Künefe ve Antep fıstığı cabası.

1Nisan Gündem, Yahudi görmeden düşman olan var

6 yıldır sürdürdüğü Türkiye Yahudileri Cemaat Başkanlığı görevini bugün bırakacak olan Silvyo Ovadya, II. Dünya Savaşı yılları dışında en zorlu dönemi yaşadıklarını belirterek, “Buna rağmen, ‘hoşgörü değil eşit vatandaşlık' ilkesinden taviz vermediklerini” söyledi.

MAYIS

Yaz telaşı aldı, yaz okulu araştırması başlasın. Bütçe delik, delik büyük. Kapatacak el sayısında destek lütfen.

Bir anne olarak kendi günümü ve anneminkini ve onun annesininkini ve tüm tanrıçaların günü kutluyorum.

Soru şu; Bütünün içinde tek olurken, bütüne katkısı olan tek olmak gerek. Sonsuza karışıyor, sonsuzda ona...

Motivasyon ustası Başkana stüdyo kaydı.
İlk toplu sınav heyecanı yaşayan oğluma, hayatın bir sınav olduğunu anlatan, sınavdan hep başarısız olan ama hayatta başaran BEN...

Bir işe inanırsan onu başarman kolaylaşırmış ama yanında işe inanmayanlar varsa sen onları inanamaları için ikna ederken iş arada kaçar...

HAPPY BIRTHDAY ME!!!!!!!!!
Elemanına değer veren patron fuarda pasta keser. Eleman mutlu, patron mutlu AMA...
Annesine değer veren çocuklar, kendi sevdikleri restauranta annelerine pasta keser. Anne mutlu çocuk mutlu AMA...
Arkadaşlarına değer veren dostlar başkanın balo gecesinde sana süpriz pasta keserler.Ben mutlu, dostlar mutlu AMA....

Bir dostun var ama kız kardeşin yok , üzülme o sana kardeşlikten yana omuz. Bana da en değerli gününde kızının 12 yaşını elini tutarak kutlamak düşer.

1 Mayıs Gündem, Kanlı 1 Mayıs'tan Bayram 1 Mayıs'a

İstanbul Taksim Meydanı, 1978'den sonra ilk kez işçilerle buluştu. Grupların temsilcileri, Kazancı Yokuşu'na gelerek 1977'de burada yaşamını yitirenleri andı.. Taksim'de insan seli yaşandı. Binlerce kişi Taksim Meydanı'nda toplandı. Kutlamalar ara ara ufak gerginliklerle ama coşkulu geçti. Gruplar Taksim Meydanı'na sığmadı. Polis, Taksim Gezi Parkı'nı da kutlama alanına dahil etti. 1 Mayıs Komitesi, Taksim Meydanı'nda düzenlenen 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlamalarının saat 15.00 itibariyle sona erdiği anonsunu yaptı. Kalabalık yavaş yavaş dağıldı. 33 yıl sonra davullu-zurnalı, şarkılı-türkülü-halaylı bir şekilde kutlanan 1 Mayıs etkinliklerine Emniyet'in verdiği rakamlara göre 150 bin kişi katıldı

HAZİRAN

Bittim, tükendim, ağladım, hırladım, yedim bitirdim ve değişimin çarkının sesini duydum.Yolum açık olsun.

10.000mtrede kitaba son noktayı koydum.

Unutma neye bakarsan onu büyütürsün. İYİ KEHANETLER GERÇEK OLSUN.

Vücut sinyal veriyor,dikkate almak lazım bu kanama boşuna değil.

Dişçi koltuğu ilk kanal tedavim.

Okul kapandı, son gün gösterisinde YAMAHA flütü 1,5dk çalan oğullarımla gurur duydum.Flüt internetten sipariş verildi, tam 39TL ödendi.

Bir dostla, 3 çocukla deniz kıyısında keyif saati. Şirket kuralları beni sıkıyorsa ev kuralları çocukları neden sıkmasın!EMPATİ... Derken evi su bastı.Sigortadan gelen para nereye aktı, az sonra.

Bedensiz ruhumun doğum günü, 2 demet çiçekle mermer bahçesine. Bir kaç damla topraktaki çimene, azıcıkta yüreğimin derinliklerine. Bir de hediye getirdim yanımda OĞLUNU...

CV mail edildi!

Mavimarmara kabusu...

1 Haziran Gündem MAVİ MARMARA


Başbakan Vekili Bülent Arınç İsrail'in saldırısını “korsanlık” olarak niteledi. Taksim'e yürüdüler

İstanbul'da Büyükdere Caddesi'ndeki İsrail Başkonsolosluğu önünde bir saat içinde 4 bin kişi toplandı. aşbakan Erdoğan gezisini yarıda kestiği Şili'den bu sabah yurda döndü. Erdoğan havalimanında açıklama yapmazken inişinden kısa süre önce uçaktakilere kısa bir konuşma yaptı. Erdoğan uçaktakilere “Son attığımız adımlar, son aldığımız kararların da ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi. Erdoğan'ın grup toplantısında bugün yapacağı konuşma İngilizce ve ArapçaB 'ya da çevrilecek. Dışişleri Bakanlığı, saldırının ardından İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy'yi çağırarak, sözlü uyarıda bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail saldırısını “Türkiye'ye açıkça düşmanlık ilanı” olarak değerlendirdi. İsrail'in Mavi Marmara gemisine Akdeniz'de yaptığı saldırı Türkiye'de nefret ve öfkeyle karşılandı. GAZZE'ye yardım götüren ve uluslar arası sularda İsrail'in saldırısına uğrayan filodaki ‘Gazze' adlı geminin üç mürettebatı yurda döndü. Mürettebattan Kutlu Tiryaki, İsrail askerlerinin silah kullandığını belirterek, “İnsanlar kendilerini suyla korumaya çalıştı” dedi.

TEMMUZ

Aileye yeni biri katılıyor, minik bir erkek!Eimde merhaba diyecek bizde bezini kestik ailecenek.

Sigorta parası ile Uçak bileti, bu daha başlangıç.

Yaz okulu başladı, extradan futbol ayakkabısı alındı.Getir götür telaşı, çalışan anne dramı part 2.

Hayatımın ilk iş proposal yazısı.

50’lik dostuma ona yaraşır hediye Giyçekte ESKİ ZAMAN KADINLARIYDIK...

Yağmurlu bir hafta sonunda ailece balık keyfi.

Güneşli bir hafta sonunda dostumun evine misafir ada semalarında...

Sen değer ver inandığına, inanmayanlara inat... Yap iyi dediğin şeyleri, paylaş, gelen gelir gelmeyenler kayıpta ama zaman gösterecek.Olsun sen gene değer ver inandığına inanmayanlara inat...

Araba tekliyor, beni değiştir diyor.

Seneca demiş ki; “ Ey yaşam senin bunca değerli oluşun ölüm sayesindedir.”

Proposala yanıt olumlu... Bilet alındı.Heyecan dorukta.
Saroz beni bekler, kafa karışık gönül dinginlik ister.

Canlarım, hayatımın anlamları.Küçücük doğdunuz elime, geçti bir dolu sene ikili yaşlara vardınız.Ne güzel şeyler olacak hayatta sizlere. Ben de yan odadan seyredeceğim ...



1 Temmuz Gündem “İkinci eş” Meclis'te
Bakırcı'nın Kürt kadınlarının ikinci eş olarak alınmasına ilişkin sözleri, Meclis'e de taşındı. BDP'li Bengi Yıldız, sözleri “ahlakdışı” nitelendirirken, “AK Parti'nin kadın milletvekilleri sessiz mi kalacak?” diye sordu. TBMM Genel Kurulu'nda söz alan Yıldız, bu sözlerin bölge insanına, “hakaret, ayrımcılık ve suç” olduğunu belirtti. AK Parti yönetimi, Kürt sorununa iki eşli evlilik formülüyle çözüm öneren Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı için inceleme başlattı. AK Parti'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, “Kendisiyle görüşüp, konuşmasına ilişkin bütün bilgi ve belgeleri istedim. Beyanlar doğruysa elbette gerekli işlemi yaparız” dedi. Tanrıverdi, dün görüştüğü Bakırcı'nın, basına yansıyan sözlerini yalanladığını söyledi. Bakırcı, Tanrıverdi'ye, “Benim beyanım gazetede yayınlandığı gibi değil, tamamen çarpıtılmış. Çarpıtılan bu konuya ilişkin gazeteye de tekzip gönderiyorum” dedi.

AĞUSTOS

Hiç kimse korkmadan seçim yapamaz...Ben de tüm korkularımla EVET dedim kutsal topraklarda 24 saat içinde. Değişim başlasın.

Ruh eşim!!!!!!!!!!!!!!!!!NERDESİN???????

Küçük ama büyük BALIK.İyi ki hayatımdasın, herkesten çok bana desteksin, iyi ki doğdun.

Düşünmeden konuşmanın cezası, konuştuktan sonra düşünmeye mahkum olmaktır.

Elveda odam, işim ve hosgeldin yeni hayat.

Bana kazandırdığın OSCAR ve Harmanlı için teşekkür. Benliğimi aşmama ve kendimi tanımama yardımcı olduğun için teşekkür. Acıyı yaşamanın farklı bir yolunu öğrettiğin için teşekkür. Hayal dünyasında yaşadığımı farkettirdiğin için teşekkür.

İnsan insana emek ederse emeğinin karşılığında yeni bir insan oluşur.

Cennette 4 gün!Denizin ortasında 4 gün. Kendin,güneş,zamansızlık ve şarapla 4 gün.Keyifle dostlar arasında ORFEUS’ta 4 gün. Derin mavi... Gönlüm sende, kavuşmamıza kaldı (365 gün)

1 AĞUSTOS Gündem 2 satır dilekçe yazıp ayrılmalı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, “Bu ülkede terör bizim iktidardan çekilmemizle bitiyorsa, biz çekiliriz” sözüne Kahramanmaraş'tan yanıt vererek, “İki satırlık bir dilekçe yazıp ayrılmalıdır” dedi.

EYLÜL

Okul telaşı...Delik artık kocaman, nasıl kapanacak şüphelerim vardı sağolsun Evren destek verdi!

Saroz bu bayramda da bizimle, ayrıca misafir gittiğim eve bir de misafir taşıdım yanımda. Ama bu misafire herkes vurgun...Yeni bir öğreti, başkalarının malına sahip olmak mümkün değildir, sonunda üzülürsün.

En hayırlısı temennisiyle sağ ayakla girdim uçağa...Ama önce bu en imkansız günde sabahın ilk saatinde düzgün bir vatandaş gibi Referandum için oyumu verip gittim. Çıktım bu yola, yüreğimde başarma hissi yanında borçlarımı kapatabilme sevinciyle.

Yeni ve uzak ofis arkadaşlarımla bir dördüncü kat kahvesi içemeyeceğim HOME OFİS’ime taşındım.

İnsan eski dostlarını senelerce görmesede onlar gündüz gökyüzünde olan yıldızdırlar. Fark etmek gerek.

Değişimin gücünü yerinde gördüm.Herkesin yapmaktan korktuğunu yapan kadınla akşam balkonda yemek yedim.

Oruç; 29 saat kendinle başbaşa bir konuşma.

Mermer Bahçesinde bu sefer hepimiz birlikteyiz.

Yardımcı kadın 3 hafta senelik izne giderse, iş kadını evde neler yapması gerektiğini hatırlar mı?

İlk iş toplantısı ve ilk hayal kırıklığı ama cabuk toparladım.

HAMİŞ ÇEKİM’ine destek ve eğlence...Çeken keyifli, çekilen mutlu bende çöpçatan hepsinden mutlu

Açık Hava sinema keyfi...Eski dostlar ve yeni dostlar birarada, film harika.Oğlanlar mest.

12 EYLÜL Gündemi Tablo değişmedi
Türkiye referandum sonuçlarını merakla izlerken Türkiye genelindeki "evet-hayır" oylarının haritası 2009 yerel seçimlerinde ortaya çıkan harita ile büyük benzerlik gösteriyor.

EKİM

Sağlık sigortası, Ev sigortası, Okul servisi, Kitaplar, Üniforma, Araba sigortası, Bireysel emeklilik sigortası, yeni bir bebek vs,vs,vs hayatımıza eklenenler.

Taluş hayatımıza eklendi, uzaktan teyze halindeyim...

Oğlum Tenis’te akademiye seçildi. Babasının en çok istediği şeyi gerçekleştirmek adına adım adım...

FENOMEN 10.10.2010

Sınav haftası ev bir kabusa nasıl dönüşür. 10 adımda sınav haftası nasıl atlatılır. Annelere sınav kaygısı yatıştırma seminerleri 1.bölüm, uygulamalı 10 ders.

Gene Bayram, aslında bana hergün öyle ama neyse. Aldım OSCAR’ımı dizimin dibine 4 gün 4 gece dipdibe. AŞIK OLDUM kimse bilmiyor!

Bir Cumhuriyet Bayram’ı daha anarak ve düşünerek, geçmişi ve farkı anlamaya çalışarak ve nasıl bu hale geldiğimizi bilip söyleyememenin sıkıntısıyla.

1 EKİM Gündemi Ölümüne resmen soruşturma

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili basında yer alan haberler üzerine resen soruşturma başlattı. 29 EKİM Gündemi Kendisi katılmıyor vekilleri gönderiyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Köşkü'nde bugün verilecek Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılmayacağını açıklarken askerlerin ve milletvekillerinin gitmesi gerektiğini söyledi.

KASIM

Yeni şeyler öğrenmek güzel ama başağrısı yapıyor.

Delikte hafifleme...

Yemek yemekten sıkıldım.Ama gene de hayatımda en keyif alarak yaptığımın O olduğuna eminim. Daha keyif alınacaklar listesi yapmalıyım.

Hayallerinin peşinden git Limmud gene harikaydı.

Sunay Akın - “ Bakmak ve Görmek” dedi. Kıble’ye dönülmesi acaba Kybele’ye dönmekten geliyor olabilir mi? Işık dediğin karanlığı hedef almalı aydınlığı değil.

Sarah Sebi - Facebook bukadar popülerse bir notla 100kişiden fazla insanın kalbine dokunduğundandır. Var olanın değerini bil. Zamanın geldiğini evren belli eder.

Yankı Yazgan - Bazı şeyler kontrol edilemez. Toplum psikolojisi denen şey bazen insana yanlış yaptırır. Duvarlarınızın yüksekliğine dikkat edin. Sıkıntı ilerlemeye yardımcı olur, Acılar kurtulma duygusunu artırır.

Beti Hayim - Ebeveyn beklentisi yükseğiz bu doğrudur. Aile repütasyonu korunmalı. Aşırı korumacı anneleriz.

Zülfü Livaneli - Bütün sonu ......İST’le biten kelimeler karşıyım, HÜMANİST hariç.

BODY WORLD’s görülesi. İnsanın aklını başından alıyor, yaradanın kudreti ortaya çıkıyor ve İnsan denen mahlukatın mükemmeliğini kendisinin elleriyle bozduğu gerçeği yüzüne çarpıyor.

Hiç planlanmadan yapılan güneşli bir bayram havasında Eskişehir kaçamağı. Herkese iyi geldi. Katılanlar memnun, en güzeli de uzun zaman konuşmuş olduğumuz şeyi gerçekleştirmenin zafer sarhoşluğu. İnsan istesin...

Farkında olmak için Bilinç, Bilinçli olmak için farkında olmak... Eski dostlar hep ordalar ama kafalar aynımı?

20 KASIM Gündem, Türkiye'nin ilk kadın emniyet müdürü öldü
Türkiye'nin ilk kadın emniyet müdürü Şerife Feriha Sanerk, 87 yaşında Antalya'da kızının evinde televizyon izlerken yaşama veda etti. Sanerk'in cenazesi yarın toprağa verilecek.

ARALIK

Plansız planlar yapmaya alışıyorum.

Yemeğin yerine hayatıma katacakları arıyorum.

Kompleksli insanları kendimden uzak tutmaya çalışıyorum.

Bunun üstüne grupanyada ruhuma HAMAM keyfi satın alınır , plan yapmayacak diyen ben herkesi ayartır bir dolu insan içinde plan yapan bn keyifli vs YORGUN.

3ARALIK CANIM BENİM bedenin yoktu aramızda ama ruhun bizimleydin. Sözün bittiği yerdeyiz. Ölümün manasız olduğunu hepimize öğrettin. Zamansız gidişin ailen, oğulların ve seni seven dostlarınla gene anıldı. Travmanın izleri hepimizi yaralıyor ama yürüyoruz. Seneye seni başka şekilde anma kararı aldık bekle bizi... Kitabımın 2 sayfasını basıp orataya koyma cesareti. Yeni sende bitirme sözü.

Oğlum facebookta ilişkisi var yazmış

Açıköğretim harcını yatır ve artık ver şu 4 dersi. Hukuk, Felsefe, İktisat, Çağsaş Türk Edebiyatı.

Bir can daha gitti.

Yorgunum ve bedenen değil zihnen.Acilen çözüm istedim ve önce Galata Moda ve geçen senemi rahat geçirmeme destek olanlarla akşam yemeği keyfi ardındanda Tuluyhan Uğurlu Kapalıçarşı, gene son dakika zaferi sarhoşluğu.Annem-Babam sağolsun, getir götür kabusuma çare oldular.

Or_Group , hayatımın beyin fırtınası. Artık hayatımda aktif olamıyorsun ama olsun, kazandırdığın dostlukların yeter. Hepimiz yılbaşı sofrasındaydık.

AİLECE YILBAŞI SOFRASI...

Herkese yılbaşı tebriği atmak gerek, kimseyi unutmamak için not almak gerek, tik atmak lazım.
Sevdiklerime hediye alma telaşı.

Yeni sene için blog yazısı hazırlama telaşı...

Dostumla kahve molası, hediye değiş tokuşu... Notta yazan Dostlar için şükretmek, sağlığın için dua etmek, birde hayatı paylaşmak lazım...

FINAL SAHNE! Dostlarla yılbaşı masası Cafe Nunyo Alkent, bir zoru daha başarmalıyım...

17 Aralık Gündemi - İsrail Havayolları'nın Türkiye müdürünün sır ölümü İsrail Havayolu El AL’ın Türkiye Genel Müdürü Moshe Cohen, Belgrad Ormanı’nda otomobilinin içinde ölü bulundu.



İşte böyle geçti 365 gün. Oyunumda yer alan, Evren, Zihin, Ego ve Bendenize teşekkürlerimle. İyi bir oyun sergilediniz. Repliklerin unutulduğu veya üst üst gereksiz yere tekrarlandığı görülmsine rağmen katkıda bulunanlarla birlik güzel bir oyundu diyebilirim.
Yeni senede fark ettim ki 3 tane istideğim şeyi gerçekleştirmişim.
Sıra bu seneki dilek ve temmenilerde. Bu sene kendime 4 şey yazdım.Geçen seneye göre biraz daha zor uygulanması ama güçlükler aşmak içindir.
Beni 365 gündür okuyan ve yorum yapan herkese sonsuz teşekkürler.Oyunuma katkınız sonsuzdur. Ümidim yeni senede de  katkılarınızı alabilmek.

YENİ YAZILARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE...