29 Temmuz 2022 Cuma

Kırık Bacaklı Yaşam Vol4

 



7 haftanın sonunda Robi ile yollarımızı ayırdık. Onu ait olduğu kuruma iade ettim ve ben ayağıma kavuştum.

7 hafta boyunca hayal ettiğim tek an olan deniz kenarına gidip, ayaklarımı kuma basmak paha biçilmez bir histi. Ayaklarımın varlığıyla bütünleşip, denizde yüzmek ise son derece basit bir aktivite gibi görünmesine rağmen inanılmaz bir başarıydı. Suya kavustuğum an gözlerimden yaş geldi. 7 hafta boyunca bu kadar basit bir andan mahrum kalmanın zorluğunu geride bırakmış oldum. Bedenime şükür ettim kendini şifalandırabildiği için. Kendimi tebrik attim akıl sağlığımı yitirmeden 7 hafta boyunca kendime tahammül ettiğim için.


Farkındalıklar diz boyuydu ama ben sadece bir tanesini dillendireceğim. Beklentiler.

Bu süreçte başta kendim olmak üzere tüm sevdiklerimden, etrafımdakilerden bir çok beklentim oldu. Kimi karşılandı, kimi ise el sürülmeden orada kaldı. Sürecin sonunda nasıl bir izleyiciye dönüştüğümü ve beklenti yerine sadece yapılanlara teseşşkür ettiğimi fark ettim. Bu büyük bir dersti benim için.

Önceklile kendimden beklentilerim büyüktü. Sanki ayağım kırılmamış gibi davranmakla başladım sürece. Derken soğan bile kesemediğimi farkettiğimde soğanlar evime geldi. Çamaşırları asamadığımı fark ettiğimde oğlanlar gayet güzel hallettiler. Alışveriş yapamadığımda  verdiğim listeyle her şey tam istediğim boyda ve markada evime geldiler. Çok yürüyemediğimde kapının en önüne kadar getirildim, kapılarım açıldı geçişim beklendi ve daha da ötesi gidemediğim deniz kenarları arkadaşlar sayesinde ekranıma geldi, dalga sesi ve gün batışıyla. 

Demem o ki bizler güçlü kadınlar olsakta kendimizden beklentilerimizi  indirince evren onları adımıza hallediyor. Bunu farketmek müthiş bir özgürlüktü. Bunları istemenin güçsüzlük değil, tersine destek olduğunu, kendimi şımartmanında hak ( hamileyken yapmadığım kadar) olduğunu her an hatırlayacağım bir farkındalıktı yaşadığım.


Çocuklarımdan beklentilerim büyüktü. Ben söylemeden herşeyi anlasınlar
istedim. Sonra fark ettim ki söylenince herşeyi yapan, yürekleri sevgi dolu, yardımsever çocuklarım varmış. Bir dediğimin iki edilmediği haftalar boyunca aldığım özenli hizmet, yeri geldi bir karış surat, yeri geldi sabırla beklememi gerektirsede en güzel haliyle oldu, annesine bakan evlat modu değil, sevilen anne olduğumu görmek müthiş bir farkındalıktı.


Ailemden beklentilerim büyüktü. Uzaktaki ailem ve yakındaki yeni ailemin her biri bambaşka anlarıma eklendiler. Maccabiatlara gelen yeğenim ve oğlunu izlemeye gelen kardeşimle geçirdiğim bu anlar nice farkındalıkların kapılarını açtı bana. Ev ortamında nasıl keyifle zaman geçirileceğini önemli olanın pahalı restaurantlar, zengin menüler değil basit bir falafelin kahkahasında olduğunu. Ailenin bu evrendeki en rahatlatıcı kurum olduğunu. 



Uzaktan anne baba desteğini ve hepsinden ötesi her bir aile fertinin kendi yaşam döngüsü olduğunu ve bunun unutulmuş olmak demek olmadığını.


Arkadaşlarımdan beklentilerim büyüktü. Onların beni araması, sorması, ilgilenmesini istedim ve zaman içinde beni aramayan ve sormayan hiç bir dostum olmadığını farkettim ama kendilerine uygun olan anlarda ve ortamlarda. Kimi her gün aradı, geldi, kimi mesaj attı, kimi hediye aldı. Meğersem ne güzel yürekli dostlar biriktirmişim zaman içinde. Onların kendi tempolarında olmalarını da içimde kabul etmişim.


 


Patronlara gelince, iş dünyasında duyguların yerinin olmadığını ve kimsenin maaşıma geçmiş olsun hediyesi eklemeyeceğini farketmek, işimizin bütün hayatımız olmaması gerektiğini bir kez daha hatırlattı bana. 9-6 çalışmanın sıkıcılığını bozmanın elimizde olduğunu ve de en önemlisi işlerin asla bitmeyeceğini ama sınırların belirleyici olabileceğinin farketmek bundan sonraki çalışma hayatıma büyük artılar kazandıracaktır.




Tanrıdan beklentim büyüktü. Bu süreçte bana sabır vermesini ve her şeyi olanca açıklığıyla görebilmemi sağlaması adına dualar ettiğim anlarımda elimi hiç bırakmadığını gördüm. İnançlı bir ruhun huzurlu ve umutlu bir yaşam sahibi olacağını bir kez daha  anladım.

Kitaplardan beklentim büyüktü. Uzun zamandır okumaya vaktim olmadığından şikayet eden zihnim bir anda kendini kelimeleri yutarken buldu. Süreçte altını çizerek okuduğum, Azra Kohen Gör Beni, Matt Haig Gece Yarısı Kütüphanesi, Judith Lieberman Masallarla Yola Çık ve son olarak Çağrı Dörter Sezginin Sonsuzluğu. Her biri ayrı birer blog konusu olacak güzellikte cümlelerle zihnimi ve ruhumu esneten güzel yazarlar kazandırdı bana. Farkettim ki bu kitapların her biri bir dostum tarafından bana hediye edilmişler, coşkunluğum arttı.

Diziler ve filmlerden beklentilerim büyüktü. Öyle çoook boş vaktim oldu ki kaç bölüm bitirdim sayısız ama içlerinde beni en çok etkileyen 3 sezonluk  My Brillant Friend Napoliten İtalyancasıyla inanılmaz bilgiler ve duygusallıklarla eklendi yüreğime. Kız arkadaş dostluklarının bu evrende aileden bile daha önemli olduğunu hatırlattı ve kız arkadaşlardan yenilen kazıklarında en büyük hayat öğretisi olduğunu.


Çiçeklerimden beklentim büyüktü. Sulamakta zorlandığım zamanlarda köklerine güvenip solup gitmedikleri için beni çok memnun etselerde ölmeyi seçenlere karşı kendimi suçlamamayı ve elimden bu kadar geldiğini kabullenmeyi öğrettiler bana.

Yaşadığım ülkemden beklentilerim büyüktü. İşte bu konu beni en zorlayandı diyebilirim. Sisteminde kaybolduğum, lisanında zorlandığım ve de apliksayonlarında hırpalandığım her anda el uzatan sevgilimin varlığına şükür etmeyi öğretiği içinde minnetarım kendisine.

 


Özetle 7 hafta hayatımın en keyifli ve en engelli dönemiydi. 

Pekiyi 💛 aferin ile mezun ettim kendimi.

Bu dönemde blogumu okuyarak yolculuğuma eklenen herkese teşekkürler. 

Bu evrenden hepiniz için şifa diliyorum. Nasıl isterseniz öyle bir şifa seçeceğinizi de hatırlatırken, sözlerin gücünü unutmamanızı diliyorum. Zira bendeniz hareketsizlik dilerken ayağımı kırdım.

 


6 Temmuz 2022 Çarşamba

Kırık Bacaklı Yaşam VOL3

 


 


Ev halinden kısıtlı da olsa dışarı çıkacak kıvama geldim. Bu gün 4 haftadır süreli engelli haine geçme zamanımı doldurmuş bulunuyorum. Siz okuyanlar Aaa ne kadar hızlı geçmiş desenizde benden tarafta günler o kadar hızlı geçmiyor.

 

Yavaştan sokaklardayım. Meğer ne büyük nimetmiş evden cıkabilmek. Yani 2 sene koronadan dolayı günlerce evden çıkmadım belki ama şimdi dünya alem sokakta bendeniz yatak odasıyla balkon arasındaki 4 köşeli sarayımda kalakaldım.bu kalışın içi bolca Instagram, okumalar, yazmalar ve sorgulamalarla dolu. Yalan yok sıkıldım dersem. Insan kendiniyle zaman geçirmeyi bilirse böyle anlar dışarıya bağımlılıktan çok içsel dönüşüme doğru evriliyor.

 



Haliyle sağ ayaktan muzdarip çıkmak için sadece arabanın oluşu yetmiyor bir de gönüllü şöför gereksinmem var. Haftanın en sakin günü kaptım arabayı, gönüllü şöförüde  ve istikamet gün batımını seyretmek. 

Küçük Prensi’in dediği gibi 43 kez aynı sandalyede gün batımını izlerken koltuğunu az ikaydırırsan her seferinde yeni bir manzaran olur. Halim tam bu.

Yaşamdaki koltuğumu bir tık ilerlettikçe kendi halinde salınan evrenin bambaşka manzaralarına şahit oluyorum.

Içine alınganlıklar eklense de aslında hepsi birer durum ve tespit. Sıralamak gereksiz her birini ama izlemek hem ruhuma, hem yüreğime hem de bedenime, hem şifa, hem cefa, hem şükür, çokca da bilgi taşıdı. Bilmek önemli. Bildikçe çözümler artar. Bildikçe kendinle tanış olur, kullakların kendi sohbetine misafir olur. Öyle de oluyor valla.

 

Bu hafta sokak ziyaretlerimde gene toplumu izledim. 


Ülke engelli yaşamla uyumlu ama kısa süreli engelliyle pek ilişiği yok. Engelli park yerleri lokasyonlara en yakın yerlere konumlandırılmış ancak kısa süreli engellilerin bu imkanı yok. Onlar herhangi bir yere park ediyorlar. Denize inen yol bir rampa, koltuk değnekleriyle inmek mümkünsede çıkmak imkansız.  

Doktorun muayehanesinin bina girişindeki güvenlikçi amca  koltuk değnekli birinin avuç içi kadar bel çantasını kontrol amaçlı açmasını isteyebiliyor. Iki elimi bırakıp nasıl açabileceğimi sorar bir yüz ifadesine maruz kalan amca hala kayıtsızdı. 

Muayehanesine kırık ayakla giren hastasına geçmiş olsun demeyen bir doktorun karşısına oturdum.

Koltuk değnekleriyle eczanede sıra beklerken öne alınmadım. Sıramı bekledim. Bir kişi bile buyrun geçin demedi.

Arabayı oğlum kullanıyor, beni mekanın önünde indirip,önünden alıyor. Haliyle ben binene kadar zaman lazım, durum ortada ama gene de cart korna!


Zıplamalarım azaldığından ve az da olsa Robi’yi  yere basabilmeye basşadığımdan çiş sorunu ortadan kalksa da deniz kenarındayken yokuş aşağı bir yerde olan tuvalete ulaşmanın zorluğunu göze alarak 3 saat boyunca hiç bir şey içmedim.

Kırık ayakla gidemediğim Fransa’da Provance’ta  evlenen Kanserle Dans gönüllüsü can dostumun düğnüne online katıldım. Desteğin sevdiklerin sayesinde ekrandan geçebildigine şahit oldum. 


Robi’yle ( Robocop türü plastik alçımın adı) çimde yürümek  ayda yer çekimsiz bir halde yürüme hissi veriyormuş. Sanki uçuyorsun adeta. 

Ve gökyüzüne bakmak, bulutlara saklanmış mesajlari okumak paha biçilemez keyiflerdi.

 

Diyecegim o ki, sen sen ol sakın zordayım diye mız mızlanma, her anın kendi güzelliği var, kabullen durumu.

 

Tabii başına gelince duyarlılıkta peşinden gelişiyo. Süreli engelli halim sona erdiğinde hangi NGO’da hizmet verebilirim diye araştırınca güzel sayfalarla denk geldim. Hem kendim için hemde isteyenler için bir rehber olmasını dilerim.

Içlerinden birini ben tanıtayım:

Etgarim, 1995 yılında engelli IDF (Israel Defense Force) gazileri ve rehabilitasyon uzmanları tarafından, açık havada spor imkanları kullanılarak engelli insanları güçlendirme ve sosyal olarak bütünleştirme misyonuyla kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir İsrael kuruluşudur. Etgarim'in faaliyetlerinin etkinliği araştırılmış ve kişisel güçlendirme, özgüven ve öz saygıyı güçlendirme ve yaşamın her alanında yetenekleri geliştirme aracı olduğu kanıtlanmıştır. Eşsiz ve ilham verici faaliyetleri, dünyanın her yerinden birçok arkadaşın cömertliği sayesinde mümkün olmakta. Onların aracılığı ile geçenlerde TelAviv  sahilde engellilerin denize girmeleri ve de surf yapabilmelerine destek amaçlı bir organizsyon yapılmış. Güzel olanı ise sizi seven bir dostunuzun bu postu görüp; 

Stell hemen kontak kur ve de bloguna yaz’ diyerek benimle paylaşması oldu.


Duyarlı olmaya devam, çünkü bu dünyanın buna çok ihtiyacı var.

 

http://www.ivolunteer.org.il/Eng/Index.asp?CategoryID=128


http://www.ivolunteer.org.il/Eng/Index.asp?CategoryID=124

https://www.friendshipcircle.org/blog/2015/12/22/12-special-needs-organizations-in-israel/