30 Aralık 2020 Çarşamba

Madalyonun Iki Yüzü- Lütfen NEGATİF olun!

 


Bu seneki yeni yıl yazımın konusunu, henüz evlere 3.kere kapanmadan önce, deniz kenarında, gün batışı anında buldum. Gün, kuzey yarımkürede batarken, güney yarımkürede aydınlanıyor ya işte böyle bir an yüreğimden çıkıp,  söz oldu.

Madalyonun İki Yüzü

Bu terim genelde bir şeyin iki tarafı olduğunu ifade etmek için kullandığımız bir terim. Aslında bir kaybeden birde kazanan vardır madalyonun yüzlerinde. O anda kararmış gökyüzü bizim tarafta güneşten yoksunluğumuz iken diğer taraftaki güneş ışınları ordakilerin  umuduydu.

Bir işe evet derken, belki daha iyi bir gelir elde ederiz ama diğer taraftan çocuklarımızın büyüdüğünü kaçırabiliriz yoğun tempodan. Bir başka ülkede yaşamayı seçince ailenle, dostlarınla mesafe koyarsın ama yeniliklere açılmış olmanın enerjisiyle donanmış olmak madalyonun diğer tarafıdır. Her seçim bir vazgeçiştir gibi ama madalyonun öbür yüzü vazgeçilmişler dünyasından çok, şansların açık olduğu taraftır sanki.

Haliyle 2020’nin 365 günlük serüvenini yazarken, içindeki kocaman boşluk korona
olacaktır. Hayatlarımıza kabus gibi çöken, mesafe koyduran, işlerimizi gelirlerimizi sevdiklerimizi bizden alan bu boşluğu, madalyonun öbür yüzünü yazmak istedim.


Tanıyanlar bilir, düzenli günlük tutan biriyim. Mart 2020 bildiğimiz dünyanın çöküşüydü. Yazacak çok şey olmalıydı ama günlük sayfalarında endişe diz boyuydu. Kalemi bıraktım, yeter dedim  olumsuz, kaygı dolu  cümlelere. Dünyanın sona erdiğini, kıyametin gerçekleştiğini hissettiğimi hatırlıyorum. Sonra bir durdum ve aslında madalyonun öbür yüzünde olduğumu fark ettim. Acaba Sems’in sözü gerçek mi olacaktı? Altı üstüne gelmiş dünyada oluşan kocaman boşluk  yeni bir başlangıçtan önceki boşluk muydu? 


Bilinmeyenlerin dünyasının gizemi beni yeni hayallere mi uçuracaktı? Konfor alanlarımızdan, yeni bir yaşam evresine itildiğimiz o günlerde altı çizili kitaplar, alınan zoom eğitimleri, hiç olmadığı kadar çok aile sohbetleri, digital dünyayi tanımak , yemek tarifleri, asla izlenmeyecek Netflix dizileri, yeni lisan öğrenme zamanlarını arttırmak, örgü modelleri, yeni spor denemeleri, mahalledeki ağaçları tanıma yürüyüşleri ve bir dolu an eklendi hayatımıza. Ailemizle zaman geçirmek, aynı evin içinde dar alanlarda ne çok şeyler paylaştık. Ömrümüzce sahip olmak için uğrunda çalıştığımız evlerimizin sıcaklığına kavuşunca, madalyonun öbür yüzü sanki gülümser oldu. 


Kesinlikle bir kıyametti yaşananlar ama 'Kıyamet' kelimesi ayağa kalkmak anlamına gelir yani bilinenlerin yıkılıp yenilerinin oluşacağı zamana mı girdik acaba?Evet, 2020’de bazen dünya sona eriyormuş gibi geldiği çok zamanımız oldu. Bir daha asla aynı olmayacak bile dedik. Yeni normal dedik adına. Ama diğer taraftanda dünya hiç bu kadar birbirine  bağlantılı olmamıştı. Herkes aynı anda, aynı sıkıntıları paylaşmamıştı. Her ülkede tuvalet kağıdı krizi yaşanmış, herkes maske ve eldiven peşindeydi. Hayatımızda hiç yeri olmayan alkollü jeller çantamızın en vazgeçilmezi oldu. Doğrudur ki ekonomiler acı çekiyor ama her yıkımla birlikte yeni bir şeyin yaratılması gerekir. Belki de bu kıyamet, içimizdeki yeni katmanları ortaya çıkarmaya, artık bize hizmet etmeyen şeyleri atmaya ve yüksek amacımızı ortaya çıkarmaya yönelik evrensel bir davetti. Bir yılan gibi dünyanın derisi değişirken, bizlerinde madalyonun öbür yüzünde kendimizi keşfetmemiz gerekiyordu sanki.


Kabul etmek garip geliyor ama bu bilinmezlik bana çok heyecan verici geliyor. Evet rüyalarımızda yarattıklarımız öldü gibi oldu sanki ama aslında çok daha fazlası doğdu. Hep yapılmasını istediğimiz şeyleri yapmaya fırsat bulurken, bir çok kişi hayatının gidişatında ciddi değişimlere karar aldı.

O zaman bu yazımı okuduktan sonra seni düşünmeye davet ediyorum. 

Gerçekten yaşadığımızı hissetmek icin dünyamızda neyin ölmesi gerekiyor? 

Bu yıl kendinizle ilgili neleri ortaya çıkardınız? 

Hangi rüyalarınız yok edilmiş ve hangileri yaratılmış olabilir?




Benim için doğayı keşfetme yılı oldu 2020. Yeni yerleştiğim ülkeden dışarı çıkmayınca içini keşfetmek adına hiç bilmediğim bir çok yere gittim. Bana eklenen fotograflar ve anlar hayatımın en güzel karelerine sahip oldu.


Kendimle ilgili akışta olmayı ve ileriye doğru plan yapmamayı öğrendim. Yaptığım her planın bir B planı olması yorgunluğundan ve başarma hırsından, hayatı  alt edeceğim tavırlarından vazgeçtim. Bıraktım hayat beni surprizleriyle ödüllendirsin. Ve de öyle oldu. Hiç beklemediğim bir anda hayatıma eklenen harika sürprizlerim oldu.

 Turk usulu VEGAN Kabak Dolması
Önyargılarımın ne kadar anlık olduğunu farkettim. Onların her an yıkılmaya müsait kumdan kaleler olduğuna şahit oldum. Önyargım yerine o an ki bakış açım demeyi öğrendim ve izleyip bakış açımın nasıl değişebileceğini gördüm.


Farklı mecralarda, hem ana lisanımda, hem de İngilizce olarak yazılarımın yayınlanması hayalimi, korona dönemindeki evde kal zamanlarda kaleme alıp, feelheal.me ve Israel’deki Türkiye’liler Birligi  sayesinde hayata geçirdim.

Çok yapmak istediğim ama hiç fırsat bulamadığım pipo içme sevdamı
gerçekleştirdim.

     Açık restaurant olmayınca parklarda, deniz kenarlarında piknik yapmanın keyifini deneyimledim.

Çok az eşya ile yaşanabileceğini, alışveriş denilen eylemin tüketmek adına bizlere pompalanmış gereksizlik olduğuna şahit oldum.

Evin balkonunda gözlerimi kapatıp çok istediğim ülkelere seyahat ettim. Anladım ki insan oturduğu koltukta da mutlu olabilirmiş.

Bir şeyin iki yüzü yoksa varlığıda yoktur, o yüzden hayat iki yüzlüdür, bir taraftan gelir, bir taraftan gider ve bu devridaim her daim sizinledir.


 

   Güzel bir 2021 olsun, artık neler olacak sorusunun yerine, ne olursa olsun iyi olacak demeyi öğrendiğimize göre yeni   gelen 365 günün daha keyifli geçeceğinden eminim.    

 İsteklerimizin gerçek olacağı, mustmutlu bir yıl dilerim. 

Ha birde lütfen NEGATİF olun… Bu sene pozitif olmaktan sakının.