2 Eylül 2010 Perşembe

DERİN MAVİ...

Siz hiç 5gün dar bir alanda, hiç karaya ayak basmadan, su üstünde yaşadınız mı?


Yalnız bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim, buradaki zevk amaçlı bir karaya ayak basmama halidir.Bundan kazanç sağlayanlara kolay gelsin diyorum çünkü bu 5 günde bizi şımartan bir dediğimizi iki etmeyen, başta GÜNAY Kaptan ,AYHAN-her eve lazım - ve aşçımız TUNCAY’a sevgilerimi iletiyorum:)

Cevabınız evetse, bu evrenin şanslı 1%’inin içindesiniz demektir. Çünkü Mavi Yolculuktan nasibinizi almışsınızdır.

Kalabalık, gürültülü, yeme ve sanal eğlenme üstüne yapılanmış full pansiyon tatil köylerine verdiğiniz paraların karşılığından memnun kalmayıp bunu denemişsinizdir. Sözüm Fethiye Hillside’dan dışarı diye de yazmadan edemeyeceğim. Aldığı para ÇOK olsada her kuruşunu her yönden tatmin eden bence tek tatil köyüdür diyebilirim.

Bir insan, bir şeyi şiddetle isterse ve bunu hedeflerse, başarmaması için hiçbir neden olmadığını da ispat etmiş bulunmaktayım. 27 senedir hayal ettiğim deniz üstünde kalma hali, hayal ürünü olmaktan çıkıp

Yoldayız...
kanlı canlı bir gerçeğe dönüştü. Çıkışımı sabote edecek tüm engellere “İPTAL” tüm şanslara da – reklam olarak Groupama Sigorta - “HOŞGELDİNİZ!” dedikten sonra yoldayım.

Tabii bu kadar gün karayla ilişkiniz kesilirse ve 24mtr içinde komün hayatlar paylaşılırsa, bana yazmak için malzeme çıktı.

Gene ellerim düşünceleri kovalar ve koordinatlar 36 982 N - 27 513 E gösterirken, hava açık, güneş gülümserken, yürek dolu ve huzur halindeyken, rüzgar seni coştururken ve teknoloji harikası BB varken, klavyeden çıkanlar bunlar;



15 kişiyiz! 12 havari yerine 15 havari...

Takibinde olduğumuz mesih ise HUZUR!
En küçüğümüz 10, en büyüğümüzün yaşı hiç önemli değil. Bu dar alanda herkes çocuk, herkes keyifli.
Tura 2 eksikle başladık ama hiçbir şey tesadüf değildir söylemiyle onu ve kendimizi rahatlatmanın ardından geçmiş olsun dileklerimizle yerleştik kamaralara hem de Kim? Hangisi? derdi tasasına düşmeden.

Tuvaletin kapısı var mı?
Rotamız ne?
Çocukları oyalayacak oyun getiren var mı?
Tekne bizi nereden alacak?
Hangi koyları gezeceğiz?
Gibi sorularıma, son gün son dakika bilgi almanın paniğini bastıran ben, kendimi ilk defa bir başkasının planına mükemmel olacağı niyetiyle teslim ettim.

Her grubun bir lideri vardır, kendisi bunu kabul etmese de O herkesi organize eden ve turun en hayrımıza geçmesine niyet eden canim F’ Vitaminim, herşeyi plansız planlayarak, birleşmesi hiçte tesadüf olmayan bu gruba marş aldırdı. Benimde hayalimi gerçeğe dönüştürdü.


Herkes kendi derin mavisiyle burada.
Herkes kendi zihnindeki JAWS’larıyla burada. Her gün bir tane daha suya bırakıldı ve üstüne OH! çekildi derin derin.
Teknenin mükemmel olmasını sağlayan, hepimizin farklı olup ortak güneşimizin “Olumlu Düşünce Üretme” hali olmasıydı.

Biliyorum, bazılarınız gülebilir yada katılmayabilir ama biz 15 kişi en derin mavilerimizi tanıdık bu deniz üstü halimizde. Herbirimizin hayatlarında bastırılmış, üstü özenle örtülmüş derin mavileri , azda olsa – bazılarımız için ÇOK - güneşe doğru itekleyebildik. Aramızda bir deli, bir tetikçi, bir kaç tane de cadı var. Bir de üfürükçü diye dalgaya aldığımız nefes koçumuz, olumlamalara destek veren ve bunu kutusuna 5TL almadan yapan. Ben hariç herkesin katıldığı seanslardan herkes gülen bir yüz ifadesiyle, yeni bir şey keşfedip çıktı. Neden ben yoktum derseniz, bu teknede o derin mavidekilerin beni ele geçirip mutsuz etmesini istemedim. AMA kaçış olmadığını biliyoruz ve bir puro dumanında benimkiler su üstüne çıktı. Anılar geri geldi, beni taa düğün günüme kadar gerilere ve derinlere itti. Şarap kadehimin yardımıyla ve birkaç satır duygu karalamasıyla derinliklerden azda olsa yukarıya itildiler.

Kaç tane Jaws saldık sulara, hayat nasıl daha güzel olabilir, idam gerekli mi? diye tartışarak, arada bir ilişkilerin “tercihlerini” şaşırarak geçirdik 5gün karadan uzakta ıssız, bizleri ağırlayan Bodrum koylarında.

Denizin renginin bu kadar mavi olduğunu, kendimizi suyun arınma gücüyle şeffaf hale getirebildiğimizi, balıkların insanlarla aynı ortamda yaşabildiğini, gülmenin bulaşıcı olduğunu, resim çekmenin anıları tazelediğini yeniden keşfettik.

Kimsenin bozuk yayın yapmadığı zaten yayına sebep verecek hiçbir vericinin de olmadığı mekanımızda, ne bir ilaç, ne bir hastalık, ne de bir arı sokması hali oluşmadan, aşırı sıcaktan kavrulmadan yada kırılan keyif kadehlerinin hiç birinden yaralanmadan noktalı virgülledik.

Ben ilaç taşıdım neme lazım halimden ama gayet iyi biliyordum ki böyle bir ortamda sorunlar bizden uzak çünkü olumlama her şeyin kusursuz olması yönündeydi.

5 öğün – daha fazla yedik ama yazmaya gerek yok, ara öğünün resmi yanda - yemek yiyip hiç kusmayan – aşçı bizim damak zevkimize çok uygun çıktı;Neden acaba? - , midesi bozulmayan, içip sarhoş haliyle tüm derin mavisindekilerden sıyrılırken ağlamayıp gülen, bol toleranslı, çok kahkahalı ekibimizin adını ben “ HAHAHA” koydum.

Çünkü 5 günde duyulan tek ses buydu, ekosu da DERİN MAVİDEN
 “Gene bekleriz oldu...”

2 yorum:

  1. Bir derin mavi tatili bukadarmı güzel anlatılabilirdi...süper süper süper..Söyleyecek ve ekleyecek hiç bir şey kalmamış arkadaşım..

    seneye aynı eknede aynı ekip aynı tolerans ve huzurla tekrar görüşmek üzere :)

    YanıtlaSil
  2. Kalem gerçekleri yazınca bunlar çıkıyor...
    Tesekkurler ve evet seneye görüşmek üzere:)

    YanıtlaSil