29 Ocak 2012 Pazar

ENDORFİN

     Nefis ve farklı bir tiyatro. Beğendim ama tavsiye edermisin derseniz cevabım evet olmayabilir. Simsiyah bir salon, gürültülü bir müzik, 2 boks torbası, binlerce defa “s*ktiğimin ve *mına koyduğumun küfürleri, *rospu ç..., kevaşe, memeler” gibi kanımın akışını hızlandırıp, beni geren laflarla dolu bu oyundan neden endorfin salgılamış biri olarak çıktım acaba? Konu boks, benim ilgi alanım sıfırnında altında. Öyleyse yeniden soruyorum; Neden endorfin salgılamış olarak çıktım oyundan?


Biliyorum bu bir hormon ve “Mutluluk “hormonu olarak da anılır. Endorfin, insan vücudunda ağrıyan dokularda ağrının azalması için beyin dokuları tarafından üretilen hormonlara verilen isimdir. Hormonun işlevi, ağrının şiddetini azaltmak ve vücuda daha az rahatsızlık vermesini sağlamak için sinirleri uyuşturmaktır. Derler ki spor yapınca salgılanır.

Ama ben spor yapmadan bu salgıyı bu akşam bedenimde üretebildiysem, bu oyunun bir noktası bana spor yaptırmış olmalı.

İyi de hangi sporu yaptım acaba? Biraz kafa yordum; G-Mall – Maslak arası yeterli oldu cevabı bulmama ve eve varır varmaz yazmam şart oldu. Kendimi sorgulama sporu uygulamışım...sonucunda da “ Başarılıyım “ hissiydi bende endorfin yaratan.

Bu derece sıradışı bir oyuna gelmiş olmak, duygularımı yazabiliyor olmak, düşüncelerimi paylaşabiliyor olmak, 2 çocuğumuda ayaklarımın üstünde yaşatabiliyor olmak, gezebiliyor ve harcayabiliyor olmak, seviliyor olmak, aranıyor olmak, tercih ediliyor olmak, bir aileye sahip olmak, sevdiğim yemekleri yiyebiliyor olmak, istediğim kitabı okuyabiliyor olmak ve ÖZGÜR olmak...Kısacası yaşamak başlı başına bir endorfin sebebi.

Melankolik değilim, panik atak hiç değilim. Evham benden bayağı uzakta. Kendimi seviyorum, narsist değilim ama egoistim.Çikolataya bayılırım, muz desen liste başı, dondurmaya dayanamam. Olmazsa olmazım simit ve makarna. Şarap desen akan sular durur beni tanıyanlar bilir. Gülmek hayatımın odak noktası şartlar ne olursa olsun.

Meğer bunların hepsi birer endorfin deposuymuş. Aşağıda detayları var okumak isteyenler için!

Ben gülmeyi baş tacı yaptım, hayatımın özü, varlığımın ayakta durmasının yegane temeli. Eğer gülmüyorsam yaşamıyorum demektir.



İlk satışım, güler yüzle yaptığım bir telefon konuşması sayesindedir. İnsan gülünce, etrafına verdiği mesaj bulaşıcı oluyor. Gülme sırasında kalp atışlarının 120 / dakika kadar artığını okudum. Gülme halinin “Jogging” yapmış kadar faydalı olduğunu savunanlar var. Acaba yeterince gülebiliyorum diye mi spor yapmıyorum? .

Gülebildiğimde kendimi daha hoş görülü, olumlu ve iyimser düşüncelerle donanmış hissederim. Gülümseyerek başladığım her işte yaratıcılık gücüm daha fazla, sorunları çözümlemedeki başarım daha yüksek. Risk alabiliyorum, yeniliklere ve belirsizliklere cesaretle yaklaşma gücü buluyorum kendimde.

Dikkat edin toplum içinde gülümseyen bir yüzle dolaşanlar herkese sempatik gelir. Çevresinde manyetik bir çekim merkezi oluşur.

Küçük bir egzersiz yapmaya nedersiniz; Aynaya bakarak kendinize yakışan bir güler yüz seçin. Bu yüzü sevin ve benimseyin. Sürekli taşınacak bir maske misali aynadan copy edip yüzünüze paste edin. Bunun sonucunda güne nasıl başlarsanız öyle devam edeceksiniz.

Aynadaki gülümseyen yüzünüzün tüm gün sizinle olmasını istiyorsanız, uzmanlar bakın ne tavsiyelerde bulunuyor;

Neşeli insanlarla dostluk kurun ve neşeli ortamlarda bulunmayı seçin. Neşeli , canlı şarkılar dinleyin. Dertli şarkılardan, acıklı filmler seyretmekten ve dertli ortamlardan uzak durun. Mizah dergileri alın, komik fıkra kitapları okuyun( Dani Kazado’ya başvurabilirsiniz.) Fıkra bilmek de fıkra anlatmak da bir ayrıcalıktır.Espiri anlayışınızı geliştirir.Espiri bir zeka ürünüdür.

Okuduklarınızı öğrenin ve gerektiğinde anlatın. Paylaşarak gülmenin ruhunuza kattığı değerin bedelsiz olduğunu eminim biliyorsunuzdur. Gülmek ve gülümsemek için fırsat yaratın. Komedi filmleri izleyin ve komedi sergileyen tiyatrolara gidin. Geçmişe dönmek acı verir diye yanlış bir kanı vardır, geçmiş sadece sıkıntılardan oluşmuyor ki...Komik olayları, komik anıları anımsamak, zihnimizde canlandırmakta bizi neşelendirir, yaşam sevinci verir. Her zaman en sıkıntılı anımda, komik anıları anımsayarak gülmüşümdür. Alp’in çamaşır sepeti hikayesi....İnanıyorum ki güler yüzle yaşamayı seçtiğim bir hayat, mutlu bir hayattır.

Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre, sağlıklı bir insan, normal olarak günde beş dakika kadar gülüyormuş, Gülme uzmanları ( meslek mi değiştirsem acep? ) günde en az otuz dakika gülmenin insan sağlığı için gerekli olduğu kanısına varmışlar.

Hayat trajediler ve komedilerden oluşan bir oyundur.
Komedi bölümlerinden daha fazla zevk almayı öğrenmek gerek...öyleyse  GÜLÜMSEYİN...
 

Benimle birlikte gülümseyenlere bir göz atın, herkes ne kadar mutlu gözüküyor öyle değil mi?














                                                * * *

Endorphin bulunan besinlerin insanı mutlu ettiğini belirten bilim adamları, bu maddeyi en çok barındıran 10 besini sıraladı.


ÇİLEK: C Vitamini deposu olan çilek, önde gelen afrodizyaklar arasında yer alır. Çilek bütün salgı bezlerini çalıştırarak vücuda gençlik ve kuvvet kazandırır.


MUZ: Kokusuyla bile mutluluk aşılayan muz,tam bir endorphin deposudur. Kendinizi güçsüz ve ve sinirli mi hissediyorsunuz, hemen bir muz yiyin.


ÜZÜM: Kırmızı ve beyaz üzüm yiyen herkes gülücükler saçar. Üzümde %20 oranında direk olarak kana karışan şeker vardır. Bedenen ve zihnen çalışanlar için iyi bir gıdadır.


PORTAKAL: insane Dinamizm veriyor.


ÇİKOLATA: Stresin bir numaralı düşmanı. Kendinizi kötü hissediyorsanız hemen bir parça çikolata yiyin. Flört etmek gibi bir şey. Bir kalem yemek


yeterli, mutluluk hormonu "serotoninö anında beyinde dolaşıma çıkıyor. Çikolatanın içerdiği "penilatilaminö insanı bulutlara çıkarıyor.


DONDURMA: Çok yenirse şişmanlatıyor,az yenirse mutluluğa mutluluk katıyor. Dondurma yaşlanmayı önlüyor. Amerika'da kişi başına 25 kg. Türkiye'de


kişi başına 6 Külah tüketiliyor. Sütten daha zengin bir besin bir besin maddesidir. Beslenme uzmanları dört mevsim tüketilmesini önermektedir.


MAKARNA: Çok ağır soslarla yenilmediği sürece enerji veren ve mutlu eden besinler arasında yer alıyor. Özellikle sadece salataile birlikte yenirse şişmanlatmaz.


EKMEK: Buğday ekmeği de sıkıntıları unutturuyor.


FISTIK: Yağ oranı yüksek ama yine de insanı mutlu ediyor. Roma İmp.da " Tanrı yiyeceği " olarak adlandırılan fıstığın kolestrolü düşürdüğü ve


kalp krizi riskini azalttığı bildirildi Çocuklar ve sporcular daha fazla yiyebilirler. bu çerez kalbimizin yanısıra,beyin-sinir sistemi,kas ve kemiklerimizin dostudur. Tuzsuz olanından hergün 10-15 adet yenilebilir.


SUSAM: Dar gelirlerinin baştacı olan simit, mutluluğa giden yolda Önemli bir yere sahiptir.


ŞARAP: Tabiat Ana 'nın bir şaheseri, bir armağanıdır. Toprak, hava, su doğaya dair ne varsa hepsi şarapta birleşir ve insanın kanını kaynatır.Şarap hayatı sonuna kadar yaşama aracıdır. Müthiş bir romantizme sürüklenirsiniz. Şarap tüm kategorileri, mutlak değerleri, sınırları dinamitler. Şarap mükemmel bir insan kaynakları aracıdır. Her kapıyı açar, dostlukları geliştirir,iş muhabbetlerini derinleştirir. Doğal vitaminleri bir bardak iyi bir şarapla almak,hap yutmaktan daha iyidir. Günde 1,5kadeh şarap içerek alzheimer ve parkinson gibi önemli hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilirsiniz






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder