10 Kasım 2014 Pazartesi

Ve PERDE...



Klişe cümlelerden biridir, "Hayat bir tiyatro oyunu, sende rolünü oynayan bir oyuncusun,".
Tabii ki hayat için tam olarak oyundur denemez ama anlam yüklemek adına kayda değer bir benzetmedir diyebiliriz.  En azından istemediğimiz durumlara katlanabilmek ve sorunlara isyan etmek yerine mücadele etme telaşı oyunun alt yapısıdır.


Biz farkında bile olmadan hayatımızı belirleyen inanılmaz rastlantılar zincirleriyle sarılmış bir evrene doğduk gibi geliyor.



Hepimiz homo sapiens (düşünen insan) tanımını biliyoruz ama yeni dünya bunun tanımına homo ludens(oyuncu insan) tanımını çoktan eklemiş bile.*


Hayatın ince ayrıntılarını bir şekilde kendimiz yazıyoruz. Kendimizce kararlar alıyoruz. Oyunun bir sonraki sahnesinde hayatımızda neler olacağını kendimiz belirliyoruz. Bazen doğru, bazen yanlış tabii ki. Sonsuz deneme yanılmayla ilerliyoruz. İşte bu aldığımız kararlar etkiliyor hayatımızdaki başrol oyunculuğumuzu ve bize eşlik edecek esas insanları.

Evet; Hayat bir oyun dersek, dünya sahnesine ne zaman çıkıp rolümüzü kimlerle oynamaya başlayacağımız, zaman içinde hayatımıza kimlerin girip çıkacağı, neler oynayacağımız belli. Ama yaşam ayrıntılarda gizlidir. Bilenler ve bunun farkında olanlar için hayat ayrıntıdır.  Ve bu ayrıntıların yazarı da kader değil, Kendimiziz.

İşte bu yüzden.Hayatı ayrıntılarda yaşayıp, ayrıntılarda ki farklılıkları tadıp, ayrıntılardaki mutluluğu aramalıyız. Çünkü yaşam senaryomuzun yazarı biziz.
Bir garip hayalle başlayıp, bir an varken bir an yokoluşun, bir an burdayken bir an sonra bilinmezlere açılan perdelerin gizemi bu sahne.




Şimdi benim temsilime bakalım ama siz aynı zamanda kendinizinkini düşünün. 

Oyunumun senaryosu elime verildiği an;

Sahne 1

Güzel ve keyifli bir çocukluk
Kayıt altına almaya değer hiçbir travma yok sadece doğal sürecinde kardeş kıskançlığı. Ye, iç, gül, sevil.


Sahne 15
Genç kızlık 
Süreç nefis, ergen tavırlar, aşk meşk işleri, kavgalar, ayrılışlar, çarpıntılar, aidiyet arayışları. Gene kayda değer bir travma yok.

Sahne 30 küsürler
Derken yetişkinlik ve kocaman bir espiri... Hem de bir değil iki tane.
Önce ikiz annesi olma gururu sonra yalnızlığa terk edilme senaryosu.
Travma kocaman. İçinde savaş var, acı var, sevgi var, destek var.
Birileri giriyor hayatına ve hepsi ayrı yerlere dokunuyor. Kiminin ki acıtıyor kiminin ki yüceltiyor. Ama öyle birileri var ki yerleri bambaşka oluyor. Onlar senaryoya eklenen süprizler.

Sahne 40 küsürler

Gelip karşımda durdu. 
Elimi uzattım, sevgiyle tuttu. 
Bir daha asla unutamayacağım o gülümseyişini ilk gördüğümde yüreğime ateş düştü. Karmaşık dağ yollarında kaybolduktan sonra ansızın dönemeçte denizle burun buruna gelmek gibi... 
Yüreğim seviyorsan söylesene dedi, 
Söyleyemedim. Sustum bekledim.
Anlaşılır sandım, saçmaymış. 
Anlaşılmak için ifade lazımmış.
Karnımda bir kasılma, korkmaya başladım. Korktum çünkü, söylerim büyüsü kaçar, yokolur diye.
Bu ikilemle yaşamaktansa kaçsam dedim ve 10dk ara.


Fuaye kalabalık.  Benim gibi senaryolarda rol alan çok.  Sıra senin diyorlar çıkıyorsun...
Aaaa bir baktın eline başka replikler verilmiş...
Yok canım, yanlış oyun diyorsun. Sert tavırlarla "Oyna" diyorlar.


Saçmalamayın ya bu benim rolüm değil ki ben tam o adama aşık olduğumu söylemeyi düşünüyordum diyorum. 

Diyorum da dinleyen yok. Sonunda teslim olup verileni oynuyorum tabii ki.

Bahçede oturuyorum, elimde bir kadeh şarap. Şu hayat ne garip derken buluyorum kendimi. Insan içinden çıkamadığı bir duruma düşüyor ve ne kadar uğraşsada denizin karanlıklarına doğru çekilirken birden bir şey oluyor, hiç beklenmedik bir anda hayata dönüyorsun. O karanlıklara inerken, perde inecek ve her şey bambaşka bir anlam kazanacak sanıyorsun. Perde inmeden önce öyle çok söz, hareket ve eylem var ki yapılması gereken sıraya koysan listeler yetmez hissine kapılıyorsun.
Ya perde açılırken yüklenen anlamlar ve toplumun oluşturduğu sahte düzen... Perde açık durdukca sürekli herşey değişiyor, dönüşüyor, farklılaşıyor.

   
"Her oyuncu hayatın ona dağıttığı kartları kabul etmelidir. Ama bir kere kartları eline aldığında, oyunu kazanmak için nasıl kullanması gerektiğine kendisi karar verir.Payımıza düşen kartlar kaderimizse, kazanmak için onlarla yapacağımız hamleler bizim irademizdir," demis Voltaire, doğru demiş!



Ve perde...
Sahne 44
Kız elinde şarap bardağı...


*Johan Huizinga
oyuncu İnsan (Homo Ludens : Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, Çeviren : Mehmet Ali Kılıçbay, Ayrıntı Yayınları, 2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder