9 Nisan 2020 Perşembe

FOMO is OUT --> EVDE KAL is IN




Dün akşam müthiş bir deneyim yaşadık ailece. Hem sadece biz değil, dünya üzerinde yaşayan tahmini 13 milyon insan, aynı duyguları hissederek bir gece geçirdi. Bundan tam 5780 yıl önce bir ırkı yola çıkaran kelime ÖZGÜRLÜK ve bunu gerçek kılmak için kutsal topraklara varma niyeti. 10 belayı* sıraıyla bir kaseye boşaltırken, espiri gibi olsada, 11.bela Korona’da bu sirkeli suyun içinde diğer belalarla yok olsun diye herkes dilemiştir biliyorum.

Peki bu digital dünyadayken herşey durdu mu? Gelenekler unutuldu mu? Hayır tabii ki. Tersine sanki daha bir coşku ile kutlandı, daha bir anlam buldu aile olmak, birlik olmak ve dokunmanın, sarılıp öpüşebilmenin anlamı.

Ama bir şey daha oldu.  Zihinlerde bir değişim oldu. Dijital çağ, hepimizin ellerindeki aletler aracılığıyla binlerce bilgi yayıyordu, hepsi bize bir yere git, biriyle görüş, bir şey al, bir şey paylaş, BİR ŞEY YAP diyordu. Sürekli bir telaş, sürekli bir şeyler kaçıyormuş hissindeydik. Bu sendromun psikolojideki tanımı 
Bir Şey Kaçırıyormuş Olma sendromu yani; Fear Of Missing Out=FOMO

Itiraf etmek güç geliyor herkese belki ama bir dostumla telefonda konuşurken şöyle söyledi, hem de kısık sesle, sanki biri duyarda yanlış anlaşılır diye, bir diğer dostum whatsapptan  yazdı,  hani aramızda kalsın tarzında… Kabul edelim ve itiraf edelim ki bu evde kal hepimize iyi geldi. Ruhlarımız sakinledi. Ha ekonomimiz sı.tı belki ama olsun nasılsa düzelteceğiz birlikte. Devletler daha bir sorumlu davranıyor vatandaşları adına zira onları bugün gözetmeyen politikacılar ayvayı yiyecek hayat normale döndüğünde. Herkes kendi evini korumakla görevli şu anda ve dışarda kaçırılacak hiç bir şey yok o yüzden şu anın keyfini yaşayıp yüksek sesle IYI KI KORONA diyebilecek cesareti göstersek mi?

Aramızdan ayrılan her varlığa üzüntü duyuyorum. Bu canlar birer numarayla ifade ediliyor ne yazık ki. Ama şanslılar mı ne? Adları bir şey uğruna kayıt altına alınıyor. Düşünsenize binlerce trafik kazası ölümüz, binlerce kanser hastası kayıbımız ve bir çok farklı şekilde katledilen erkek,kadın ve çocuğumuzun bir sayısı bile yok evrende. Her bir hasta için dua ediyoruz, plazma donörü bulunsun diye. Her bir doktor, sağlık çalışanı için kuvvet ve şans diliyoruz, farkında mısınız? En son ne zaman doktorumuza teşekkür etmiştik ki?


Bir şeyler değişiyor ve bu şekilde bizlerde değişiyoruz. Zihinlerimiz daha önce hiç bilmediği bir odada şu anda. Olumlu sözcüklere her zamankinden daha ihtiyaçlı. Kendimizi değerli hissettirecek iş arkadaşımız, patronumuz, maaşımız, elbisemiz, varlığımız yok. An itibariyle kendi değerimizi kendimizin belirlediği bir oda burası. Zihinlerle beraber bakış açılarımız, yaşam korkularımız ve tabii ki genişleyen bedenlerimiz de değişimin içinde. 

Geçmişte asla yapmam dediklerimizi yapar buluyoruz, onlara neden asla dediğimizi farkediyoruz. Yeteneklerimizi deneyecek zaman ve ortam buluyoruz. Aşçılarımızın, ressamlarımızın, şairlerimizin, yazarlarımzıın, müzisyenlerimizin, girişimcilerimizin çoğalacağına inanıyorum. Sanki daha bir kalite versiyona doğru ilerliyoruz bu savaşta. 
Bir şekilde degişiyoruz ve her bilinmezlik gibi korkuyoruz, kaygılanıyoruz. Doğal, insanız sonuçta. Bilmek lazım ki bir niyet varsa bir yol vardır. Bir yol varsa da o yol hep AÇIKtır. 
FOMO bahane EVDE KALmak şahane…

Az kaldı çıkıyoruz. Sonuçta koca bir ırk bile yola çıkınca inancını kaybedip altın buzağıya tapmış ama genede doğru yolu bulup kutsal topraklara varmış. Bizler içinde çıkış yakındır.









* Yahudiler tarafından Mısır'dan çıkışın kutlandığı Pesah bayramının bir parçası olan on bela Tevrat’ta şöyle sıralanmıştır.
1.   Çıkış 7:14-25 - su kana dönüşüp bütün balıkları ve diğer su altı yaşamını öldürdü. (Dam)
2.   Çıkış 8:1-15 – Kurbağa Tsifardeah)
3.   Çıkış 8:16-19  Bit (Kinim)
4.   Çıkış 8:20-30 - Sinek (Arov)
5.   Çıkış 9:1-7 - Hayvanlarda hastalık (Dever)
6.   Çıkış 9:8-12 - İyileşmeyen  çıbanlar (Şhin)
7.   Çıkış 9:13-35-  Dolu ve fırtına (Barad)
8.   Çıkış 10:1-20- Çekirge (Arbeh)
9.   Tekvin 1 - Karanlık (Hoşeh)
10. Çıkış 11Çıkış 12 - Kapı eşiğinde işaret bulunmayan yerlerdeki ilk doğan erkek çocuk ve hayvanların  ölümü (Makat behorot)
İlk üç bela "bütün Mısır toprakları"nı etkilerken 4., 5., 6., 7. ve 9. belaların İsrailoğulları üzerinde etkisi olmadı. Yahudilerin 8. beladan etkilenip etkilenmediği belirsizdir. Tevrat'ta yazdığına göre, Yahudiler son beladan kapı eşiğine koyun kanı sürerek, kavrulmuş kurbanın etini matsa ile yiyerek kutlayıp kurtuldular. Onuncu beladan sonra en nihayetinde firavun İsrailoğullarının şartlarını kabul edip onları serbest bıraktı.

Pesah, veya Hamursuz Bayramı , bir Yahudi bayramı ve festivalidir. Mısır’da kölelikten kurtarılan Antik İsraillilerin göç hikâyesini anar. Pesah, Yahudi takvimine göre Nisan ayının 15. günü başlar, bu tarih Kuzey Yarım Küre’de bahara denk gelir ve bayram 7 veya 8 gün kutlanır.
Göç anlatısında, kutsal kitap, Tanrı’nın; on belayı Mısırlıların üzerine musallat ederek, İsrail Çocuklarını kölelikten kurtarılmasına yardım ettiğini belirtir. On belanın sonuncusu, her evde ilk doğan çocuğun ölmesi olduğundan, İsraillilerden evlerini kuzu kanıyla işaretlemeleri istendi. Böylece, bu son bela onların evlerine dokunmadan üzerlerinden geçecekti. Belalarla başlayan bu hikaye ve göç, hamursuz bayramının kökenini oluşturdu. Bayramın adının tam olarak nereden geldiği üzerine tartışmalar olmasına rağmen genelde inanılan hikaye; Firavun İsrailliler’i özgür bıraktığında, İsrailliler, ekmek hamurunun mayalanmasını beklemeden terk ettikleridir. Bunu anmak adına, Hamursuz Bayramı boyunca mayasız ekmek yenir. Matza (düz mayasız ekmek) hamursuz bayramının sembolüdür. Kaynak: Vikipedia



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder