7 haftanın
sonunda Robi ile yollarımızı ayırdık. Onu ait olduğu kuruma iade ettim ve ben
ayağıma kavuştum.
7 hafta boyunca hayal ettiğim tek an olan deniz kenarına gidip, ayaklarımı kuma basmak paha biçilmez bir histi. Ayaklarımın varlığıyla bütünleşip, denizde yüzmek ise son derece basit bir aktivite gibi görünmesine rağmen inanılmaz bir başarıydı. Suya kavustuğum an gözlerimden yaş geldi. 7 hafta boyunca bu kadar basit bir andan mahrum kalmanın zorluğunu geride bırakmış oldum. Bedenime şükür ettim kendini şifalandırabildiği için. Kendimi tebrik attim akıl sağlığımı yitirmeden 7 hafta boyunca kendime tahammül ettiğim için.
Farkındalıklar diz
boyuydu ama ben sadece bir tanesini dillendireceğim. Beklentiler.
Bu süreçte başta
kendim olmak üzere tüm sevdiklerimden, etrafımdakilerden bir çok beklentim
oldu. Kimi karşılandı, kimi ise el sürülmeden orada kaldı. Sürecin sonunda
nasıl bir izleyiciye dönüştüğümü ve beklenti yerine sadece yapılanlara
teseşşkür ettiğimi fark ettim. Bu büyük bir dersti benim için.
Önceklile kendimden beklentilerim büyüktü. Sanki ayağım kırılmamış gibi davranmakla başladım sürece. Derken soğan bile kesemediğimi farkettiğimde soğanlar evime geldi. Çamaşırları asamadığımı fark ettiğimde oğlanlar gayet güzel hallettiler. Alışveriş yapamadığımda verdiğim listeyle her şey tam istediğim boyda ve markada evime geldiler. Çok yürüyemediğimde kapının en önüne kadar getirildim, kapılarım açıldı geçişim beklendi ve daha da ötesi gidemediğim deniz kenarları arkadaşlar sayesinde ekranıma geldi, dalga sesi ve gün batışıyla.
Demem o ki bizler güçlü kadınlar olsakta kendimizden beklentilerimizi indirince evren onları adımıza hallediyor. Bunu farketmek müthiş bir özgürlüktü. Bunları istemenin güçsüzlük değil, tersine destek olduğunu, kendimi şımartmanında hak ( hamileyken yapmadığım kadar) olduğunu her an hatırlayacağım bir farkındalıktı yaşadığım.
istedim. Sonra fark ettim ki söylenince herşeyi yapan, yürekleri sevgi dolu, yardımsever çocuklarım varmış. Bir dediğimin iki edilmediği haftalar boyunca aldığım özenli hizmet, yeri geldi bir karış surat, yeri geldi sabırla beklememi gerektirsede en güzel haliyle oldu, annesine bakan evlat modu değil, sevilen anne olduğumu görmek müthiş bir farkındalıktı.
Ailemden beklentilerim büyüktü. Uzaktaki ailem ve yakındaki yeni ailemin her biri bambaşka anlarıma eklendiler. Maccabiatlara gelen yeğenim ve oğlunu izlemeye gelen kardeşimle geçirdiğim bu anlar nice farkındalıkların kapılarını açtı bana. Ev ortamında nasıl keyifle zaman geçirileceğini önemli olanın pahalı restaurantlar, zengin menüler değil basit bir falafelin kahkahasında olduğunu. Ailenin bu evrendeki en rahatlatıcı kurum olduğunu.
Uzaktan anne baba desteğini ve hepsinden ötesi her bir aile fertinin kendi yaşam döngüsü olduğunu ve bunun unutulmuş olmak demek olmadığını.

Arkadaşlarımdan beklentilerim büyüktü. Onların beni araması, sorması, ilgilenmesini istedim ve zaman içinde beni aramayan ve sormayan hiç bir dostum olmadığını farkettim ama kendilerine uygun olan anlarda ve ortamlarda. Kimi her gün aradı, geldi, kimi mesaj attı, kimi hediye aldı. Meğersem ne güzel yürekli dostlar biriktirmişim zaman içinde. Onların kendi tempolarında olmalarını da içimde kabul etmişim.


Patronlara gelince, iş dünyasında duyguların yerinin olmadığını ve kimsenin maaşıma geçmiş olsun hediyesi eklemeyeceğini farketmek, işimizin bütün hayatımız olmaması gerektiğini bir kez daha hatırlattı bana. 9-6 çalışmanın sıkıcılığını bozmanın elimizde olduğunu ve de en önemlisi işlerin asla bitmeyeceğini ama sınırların belirleyici olabileceğinin farketmek bundan sonraki çalışma hayatıma büyük artılar kazandıracaktır.
Tanrıdan beklentim büyüktü. Bu süreçte bana sabır vermesini ve her şeyi olanca açıklığıyla görebilmemi sağlaması adına dualar ettiğim anlarımda elimi hiç bırakmadığını gördüm. İnançlı bir ruhun huzurlu ve umutlu bir yaşam sahibi olacağını bir kez daha anladım.
Kitaplardan beklentim
büyüktü. Uzun zamandır okumaya vaktim olmadığından şikayet eden zihnim bir anda
kendini kelimeleri yutarken buldu. Süreçte altını çizerek okuduğum, Azra Kohen
Gör Beni, Matt Haig Gece Yarısı Kütüphanesi, Judith Lieberman Masallarla Yola Çık ve son olarak Çağrı Dörter Sezginin Sonsuzluğu. Her biri ayrı birer blog
konusu olacak güzellikte cümlelerle zihnimi ve ruhumu esneten güzel yazarlar kazandırdı
bana. Farkettim ki bu kitapların her biri bir dostum tarafından bana hediye
edilmişler, coşkunluğum arttı.
Diziler ve
filmlerden beklentilerim büyüktü. Öyle çoook boş vaktim oldu ki kaç bölüm
bitirdim sayısız ama içlerinde beni en çok etkileyen 3 sezonluk My Brillant Friend Napoliten İtalyancasıyla
inanılmaz bilgiler ve duygusallıklarla eklendi yüreğime. Kız arkadaş
dostluklarının bu evrende aileden bile daha önemli olduğunu hatırlattı ve kız
arkadaşlardan yenilen kazıklarında en büyük hayat öğretisi olduğunu.
Çiçeklerimden beklentim
büyüktü. Sulamakta zorlandığım zamanlarda köklerine güvenip solup gitmedikleri
için beni çok memnun etselerde ölmeyi seçenlere karşı kendimi suçlamamayı ve
elimden bu kadar geldiğini kabullenmeyi öğrettiler bana.
Yaşadığım ülkemden
beklentilerim büyüktü. İşte bu konu beni en zorlayandı diyebilirim. Sisteminde kaybolduğum,
lisanında zorlandığım ve de apliksayonlarında hırpalandığım her anda el uzatan
sevgilimin varlığına şükür etmeyi öğretiği içinde minnetarım kendisine.
Özetle 7 hafta hayatımın en keyifli ve en engelli dönemiydi.
Pekiyi 💛 aferin ile mezun ettim
kendimi.
Bu dönemde blogumu okuyarak yolculuğuma eklenen herkese teşekkürler.
Bu evrenden hepiniz
için şifa diliyorum. Nasıl isterseniz öyle bir şifa seçeceğinizi de hatırlatırken, sözlerin gücünü unutmamanızı diliyorum. Zira bendeniz hareketsizlik dilerken
ayağımı kırdım.