23 Nisan 2011 Cumartesi

HAYAL EDEBİLİRSEN...




İçerisi kalabalık ama derin bir sessizlik hakim.
Herkes kendi ilgisi dahilindeki bir kitapla bütünleşmiş, kendine yeni ufuklar açarak,  hedefler koyarak ilerliyor.
Ortamın enerjisi öylesine yüksek ki neredeyse her tarafta yaşam çiçekleri uçusuyor.


Burası benim kütüphanem!

Ben yaptım.

Nasil yani? Sen mi, ay aman ben yani!

Bu konuşma balonun sahibi olan kadın, 40 yaşına yaklaşmış BEN. Cevabı verecek olan ise kütüphanenin sahibi, 60'lık, alımlı, kendinden emin duran kadın. Bakakalıyorum çünkü o da BEN!
Yani benim 20sene sonra hayallerini gerçekleştirmiş olan halim.
Üniversitede okuduğu bölümü bitirmiş, kitabını yayınlamış, çocuklarını okutmuş, ayağa dikmiş, azda olsa hırpalanmışlıktan yüzünde derin çizgileri olan BEN.  Mahallede sevilen ve gençlerin gelmekten keyif aldığı, denize nazır, her aradıklarını elle tutabildikleri, sanal olmayan gerçek kağıt kokusunun buram buram her yeri sardığı, her türlü kitabı bulabilecekleri teknolojiye yenilmeyen kütüphanenin sahibi BEN!

       Senaryo bana ait ama bu fikri yazmam TEB reklamı sayesinde oldu. Bana yeşil ışık yaktı. Sebebi ise son zamanlarda oldukça yoğun çalışıp, kafa kaşımaya bile vakit bulamayan herkesten biri olmam. Emeklilikte yapılacaklar hanesine her gün bir yenisini ekliyoruz ve o emeklilik hep erteleniyor, zira bir yaşam standartımız var tutturlması şartmış gibi, onun ağırlığı bizi zorluyor hayalleri ertelemeye.




Peki hiç ara yokmudur yaşamda?
Sanırım ara vermek ancak 1.5mt2 nin içinde yatay hale geçince oluşuyor.

Bu reklam bana, az da olsa insanın hayallerine doğru umutla yürümesi gerektiğini, zamanı geldiğinde isteklerini gerçekleştirebileceğini hatırlattı ve bende satırlara taşıdım. Herkese bu yol çiziliyor, sadece bu yolda karşısına çıkan işaretleri takip etmeyi  bilmek gerek. O işaretler ilerlememize, bize destek olacaklarla karşılaşmamıza sebep olacaktır. Sonra buna başkaları, tesadüf, şans, kader, kısmet diyecekler ama bunun isminin hayallerine yürümeye olan sarsılmaz inancımız olduğunu biz hissedeceğiz.
Bu his onu diğerlerinden ayıracak, içimizdeki enerjinin rengini değiştirecek ve farkedilmesini sağlayacaktır diye düşündürdüğü için bu yazıma başladım.

Azimle, kararlı bir şekilde hayalime yürümeliyim.
Başkaları saçma dese de, olmaz! bu işten ekmek çıkmaz dese de, beni yoldan döndürecek, dünyevi, toplum kurallarına uyum adına hayallerime çomak soksalarda dayanmam gerek!

Düşününce, kaçımız yaptığımız, hanemize ekmek getiren işten memnunuz?  Kaçımız bu ekmek getiren işe tüm benliğimizle sarılmışız? Çoğumuz bu tekneyi hayallerimize basamak yapmış olmayı arzuluyoruz. Ama arada hayallerimizi öyle uzaklara götürüp bırakmışız ki yol çetin olmuş, çıkılası değil...

Bir reklam beni böylesine etkilediyse belki bu satırlarda birilerinin hayallerini hatırlamasına ve ona doğru yürümekten asla vazgeçmemesine sebep olur.



Keyifle kütüphaneme hepinizi bekliyorum!
Yol tarifi isteyene en kısa zamanda vereceğim...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder