20 Temmuz 2011 Çarşamba

KIYMETLİM...

      Pazar haftanın en huzurlu olması beklenen günü. Dolayısiyle bende aldım gazetemi, kahvemi birkaç saat sonra ortalığı kavuran güneşe inat sabah serinliğinin keyfine bakıyorum balkonda. Pazar gazetesini severim, bazen sıra sıra çok güzel konular çıkartır karşınıza, kafanızı kurcalayan, yüreğinize dokunan. Ben de her Pazar sabahı acaba ne bulacağım diye heyecanla çeviririm sayfaları.


Gene buldum işte bir kafa karıştıran satır ve zihnim isyanda!

Yazının başlığında diyor ki; “ Kalbi kapalı kadının rahmide mi kapalıdır?”

Tartışma konusu için sizi aklınızla ve dostlarınızla başbaşa bırakacağım zira benim yazım yazarın son cümlesinden oluştu diyebilirim.

“Herkes kendi karmaşıklığında kendini muayene etmeli…”

Baktım bu cümle bana uydu. Devamına geçenlerde okuduğum bir yazıyı ekledim, kafamdakine cuk oturdu!

          Kimseye çok bağlanmamak lazım, vakti gelince herkes gidecek.

          Yanındayken kıymet bilmek lazım, bir gün herkes geldiği yere dönecek.

          Gereksiz yere kalp kırmamak lazım, ömür dediğin kısa, öyle gelip geçecek.

          Kavgayla geçen zamana yazık, o vakitler geri gelmeyecek.

İnsan bu dörtlüğün üstüne şöyle bir kıpırdanmak istiyor. Eminim hepimizin yanından bir sevdiceğimiz uzaklara gitmiştir.
İnsan olsun, hayvan olsun, çiçek olsun…
Üzülür bu beden her gidişe. Bu gidişten sonra insan nedense daha bir bağlanır yaşama, bakışını, duruşunu yeniler değişim başlar. Kıymetli olur herşey.
Dörtlükler devam eder…

  

        

          Parayı baş tacı etmemek lazım, onurun paranla ölçülmeyecek.

          Tutumlulukla cimriliği karıştırmamak lazım, dostların yoksa o para kimle yenecek?

          Malın mülkün derdine, hayatı kaçırmamak lazım!

          Sahip olduklarını götüremezsin yanında, senden sonra başkaları yiyecek.

Dönüp baktım kalbime, bakalım kıymetlim para mı, yoksa parayı tükettiğim zaman ve dostlar mı? Neyi kazanmak için üzüyorum kendimi?



          En azından bir kere deli gibi aşık olmak lazım, yoksa kalp sevmeyi nasıl öğrenecek?

          Hiç ağlamadıysan bir gidenin ardından, gözlerin ıslanmayı nereden bilecek?

         Güzel anılar biriktirmek lazım, torunların senden ne dinleyecek?

         Bol bol resim çektirmek lazım, yoksa o günler nasıl yad edilecek?

Babannem'in doğum günü
Sanırım en sevdiğim dörtlük bu oldu. Yad edilesi günlere dönmenin hüznü kadar gururu ve keyfi de vardır. Şimdilerde gidiyorum babaannemin kalkamayan 99 senelik tükenmekte olan bedenin yanına ve dinliyorum eskileri bir kaç damla yaşla…

Aşk desen çocukluk, gençlik derler neden ki? İnsan doğduğundan ölümüne kadar aşık olmalı yoksa bu benin nesi kıymetli?



          İnsan dediğinin acı çekmesi lazım, yoksa düşkünün halini nereden bilecek?

          Şöyle okkalı bir tokat patlatmalı hayat suratına; yoksa kim, haddini nasıl bilecek?

         Geçirip tırnaklarını yaşama, sımsıkı tutunmak lazım; dertler nasılsa bir gün geçecek.

         Önemli olan dik durmayı öğrenmektir çünkü birileri seni itecek.

Bu dörtlük beni acıttı ama otuzdan kırka dönünce baktım ki acının da şekli değişmiş, ne de olsa kalbim kıymetli…



          Mutlaka bir şeye inanmak lazım, kim ruhun boşluğunu doldurabilecek?

          İster Tanrı de adına, ister fizik, ister felsefe; en kötü anında seni o inanç ayakta tutabilecek.

          Hepsinden önce insan olduğunu unutmamak lazım!

Uzun zamandır gün batımını kendime hedef almıştım, gün batsada sonra yeniden doğar, karanlıklar hep aydınlık olur diye avutmuşum kendimi.
Bir baktım ki bu günlerde rüzgar en yakın dostum.
Karşısında durulası, sağlam basmak lazım.
Aynı zamanda serbest olmalısın ki uçursun seni yükseklere. Yükseldikçe şeytanlardan kurtulup yeni melekler görebilesin. Her yükselişte kalbim aynı kelimeleri sıralıyor, şükürler olsun!







          Bu dünya yalnız senin değil, başkalarının da yaşam hakkı var.

          Bitkiymiş, hayvanmış, havaymış, denizmiş kucaklamak lazım; gün gelip onlar sana can verecek.

          Bir de şu kalp var ya şu kalp, ona sevmeyi öğretmek lazım!

         Öğretemezsen eğer, bu evren senin üstüne koca bir çarpı koyup geçecek…

Son dörtlük bana en kıymetlimin kalbim olduğunu fısıldıyor.
Onu camdan kavanozlara saklamadan büyütmek lazım, herşeyi sabırla öğrenmesini beklemek lazım. Bir tutam acı, bol bol sevgi koymak lazım. Yalnız kalmasın diye yanına hep birini oturtmak lazım. Çarpı koyulmadan yaşamak için kendini kıymetli saymak lazım!


Yoksa olacaklar O cümlede saklı…
bu resim Ertuğrul Özkök'ün yazısının resmidir.Yazının tamamını okumak isteyenler;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=18271114&yazarid=10&tarih=2011-07-17

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder