21 Aralık 2017 Perşembe

DÜŞÜNDÜM de...

Düşündüm de ;

“Hayata bir kadın olarak bakmak ne güzel !...

Belim artık bir çay bardağı inceliğinde değil belki ama incecik zevklerim oluştu dünden bugüne.
Güzel bir kitap,yemek,manzara  ve müzik hayatımın en keyifli anlarını sunuyor bir süredir.
Eski kilomda değilim tamam ama tüm fazlalıkları da attım hayatımdan.  Buna rağmen kendimi dolu dolu ve zengin hissediyorum.

Okuma gözlüğümü henüz boynumda taşımamakta inat etsem de sürekli  çantamda artık. Gözlerimin eskisi kadar iyi gördüğü söylenemez  ama tüm yaşanmışlıkları arşiv gibi taşıyorum gözlerimde .

Öyle yüksek sesle müzik dinlemek , bağırtılı çağırtılı kalabalık yerler eskisi kadar ilgimi çekmiyor. Hafifi bir müziğin eşlik ettiği sakin bir ortamdaki sohbetlerin tadı hiçbir şeyde yok.

Deli gibi alışveriş  yapmıyorum artık.  Öyle çok güzel görünme çabam da  azalmış. Elbette üstüme başıma dikkat ediyorum ama artık son moda kıyafetler, kozmetikler ve takılar ilgimi eskisi kadar  çekmiyor artık. Bir mağaza ya da kuaförde geçirdiğim uzun zamanlar  sıkıyor.  Yakışanın da yakışmayanın da farkındayım.  Başkalarının takdir etmesi güzel ama en çok da kendime güzel görünmeyi seviyorum.
                                                   


Öyle çok insan tanıma hevesim de kalmadı.  Samimi birkaç dost yetiyor da artıyor bile.

Yolunda gitmeyen  işlere ,açılmayan kapılara eskisi kadar direnç göstermiyorum.  Çünkü artık biliyorum ki kendimi paralasam da hayatın kendine ait bir öğretme  biçimi var. Evrensel sistem olması gerekeni benden iyi biliyor ve kendi zamanını bekletiyor.
           



















N
e mutsuzken mutlu olmaya ne de herşey kötü iken yolunda olduğuna inandırmaya çalışıyorum kendimi.  Her ne yaşıyorsam o karanlığın  içinden geçip oradaki  öğretiyi anlamaya çalışıyorum ki;  bir gün gün ışığına çıktığımda kıymetini bileyim ufak tefek şeyleri dert etmeyim.

Her ne yaşıyorsam bir benzerini hemen herkesin yaşadığını  biliyorum artık.  Bu yüzden yaşadıklarımı dramatize edip çok abartmadan  ve  kendime acımadan  kabule geçiyorum. Sabır…nasıl da güzel bir kelimedir.
Böyle zamanlarımda önemli görüşmelerimi ya da işlerimi erteliyorum. Biliyorum ki düşük enerjiyle yola çıktığım hiçbir işten hayır gelmez. Hayatımı rölantiye aldığım dönemler bunlar. Boş viteste araba kullanmak gibi. Ne gaza basıyorum ne frene…Bu zamanlarımı kendi içime dönmek ve kendimi daha iyi tanımak için kullanıyorum.
Biliyorum ki kaybı ancak böyle kazanca çevirebilirim.
Biliyorum ki geçecek…bundan öncekiler gibi…
Herşey geçer…

Şikayeti çoktan bıraktım. Sürekli çözüme odaklanıyorum ki enerjim doğru yere kanalize olsun.
Huzurum ve mutluluğum haklı olmamdan çok daha önemli artık.
Kin ve intikam duygularımı çoktan hayatımdan çıkardım.  İster kader deyin ister ilahi adalet  adı önemli değil ama sistem olması gerekeni bir şekilde yerine getiriyor nasıl olsa.
Bana iyi gelen insanlarla görüşüyorum.  Hayallerimi,  umutlarımı desteklemeyen ve şikayet odaklı insanlara yer yok artık hayatımda.

Listemin en tepesinde ailem var.

 


Zamanın usul usul yaklaşan adımlarını seviyorum.
Çünkü onun ortaya çıkardığı  bu kadını seviyor ve zamanla kime  dönüşeceğini merak ediyorum.
Daha yaş almış belki ama daha farkında ve duyarlı.
O yüzden çok daha güzel…”

Bu yazı sabah’ın 7'sinde WhatsApp gruplarımdan ( en sevdiklerimden biri bu arada ) birine düştü. Yazıyı paylaşan dostum muhteşem bir yürek. Hayatının her anı  cesurca yaşanmış. Korkmadan, göğüs germiş. Gruptaki diğer dostumun ondan aşağı kalır tarafı yok. O da güçlü duruşuyla avuçlamış hayatı “Savulun ben ayaktayım,” demiş her zaman. Sonra dönüp diğer gruplarıma baktım. Ne çok grup… Bazı gruplardaki kişilerin yüzlerini hayatımda hiç görmedim bile ama madem ki günün farklı saatlerinde ekranımdalar demek ki  yüzlerini bilmesemde bana ne güzel şeyler katıyorlar.

Ben bu sene bambaşka bir final yazısı yazıyorum, hem kendime, hem evrene kayıt edilsin niyetiyle.
Hayatıma giren, dokunan her kişiye, nesneye, olaya teşekkür ediyorum. 
Onlara dokunmasaydım, onlarla sohpet edip, dinleyip, sarılmasaydım, oralara gitmeseydim ben, BEN olmayacaktım. 

Şimdi bu klasik diyeceksiniz biliyorum. Her an sosyal medyada cümleler inci misali diyeceksiniz ama o paylaşımların yaşanmışlıklarını bilmiyorsunuz. Oysa bir çoğunuz beni şahsen tanıyorsunuz. Bu söylediğimin  gerçek olduğunu biliyorsunuz.


Öyleyse soru gelsin! 

Gerçek nedir ki? 

Değişen dünya görüşleriyle gerçek sadece bizim beynimizin algılayabildiği kadarıdır. ( bu noktada tavsiyem yıllar önce çok konuşulan bir film olan What the bleep do we know seyredilmeli) Hepimiz kendi gerçekliğimizde yaşıyoruz ve maceramızı her an yaratıyoruz. Yarattıklarımız neyse onu yaşıyor ve dahası yaşatıyoruz. Benim düşüncem yüzünden evrende binlerce hareket değişiyor. Değişen dinamiklere göre de biz duruş alıyoruz. Yani hem yaratıcıyız, hem de oyuncu. Güzel yaratırsak, güzel oynarız diye bir kuralın olmadığı bu evrende yarattığımızın gerçekten istediğimiz olması durumuna da mucize diyoruz. Sanki Evrenin Ulu Mimarı beni gördü, duydu ve yaptı.  

2017 sene sonu yemeklerinden birinde dostum hediyemin içine bu kartı yazmıştı. Onun yazısına istinaden bende kendime bunu yazmıştım.

" Kendime inanıyorum ve evrende bana inanıyor. Yeşil ışık bundan. O kitap güzel insanların eline ulaşacak !!"


Kitabım “3 Nokta…” pek yakında elinizde olacak.
Evren bana inanıyor!

Hayal ettiklerimin büyük çoğunluğunu da yerine getirmenin keyfiyle defterimi kapatıyorum. Bu yazımla gerçekleşmeyen anlarıma sesleniyorum, onlara teşekkür ederim demek istiyorum. Gerçekleşmemeniz gerekliydi ve benim zorlamalarıma, ittirmelerime direnip gerçekliğe dönüşmediğiniz için teşekkür ederim.










Hayatımın kararına yürüyeceğim 2018’de kendime her zamankinden daha da çok inanıyorum ama egodan beslenen gücüm yüzünden değil, bana sıcacık sarılan yüreğim yüzünden.

Yeni yıldan bir dolu isteğimiz var ama unutmamalıyız ki kendimizi en iyi kendimiz kandırırız. O yüzden kendimizle çok açık olmayı seçmeliyiz.

Yeni bilgilere açık olmak lazım, onların dönüştürücü gücü çok fazla.

Bereketli düşünmek önemli, aksi takdirde her daim kıtlık içinde hissediyoruz.

Sağlığın kıymetini yitirince değil sağlıklıyken bilmeyi seçelim. Bedenimize ve ruhumuza iyi davranalım, iyi besleyelim. Zihnimize şifa kazıyalım ki beden şifa bulsun.

Yeni kitabım elinize ulaşınca hayatın hep devam ettiğini, şartları kendimizin yarattığını ve yola çıkma cesareti gösteren herkese hayatın hep destek verdiğini okuyacaksınız.

Bende 2017’yi kapatırken muhasebemden fena çıkmadım diyebilirim. Sonuçta senenin içeriğini yaratan, gerçekliğimi oluşturan ben değil miyim?

Her seneye koyduğum bir mottom var benim. 
2017 için Think+ B+ demiştim. 365 günde olan her şeyde bu mottomu hatırlayıp, dengemi her kaybettiğimde bu mottoya sarıldım. 





2018  için de bir motto belirledim. 

Yoldasın ve herşeye Eyvallah!





Ve derken süpriz bir şiir çıktı karşıma. Semih Yalman'ın Siyah Kelebek kitabında...
Sahne adlı şiirinden yüreğime dokunan 4'lük böyle...

Yol ayrımları çıkmadı mı?
Ama değerlendirmek?
Öğrenilmişlikler ile olmaz hareket
Kalbinde senin zihnin ve orası ile alınan kararda bereket.

Bu yazıyı neden bu renk yazdığımı merak etmişsinizdir... Pantone her yıl, yılın rengini seçer. Geçtiğimiz yıl doğanın yeniden uyanışından ilham almışlar o yüzden Greenery seçilmiş. Bu yıl kozmik dünyadan ve gelecekten esinlenip ‘Ultra Violet’ seçmişler.
Mistik ve manevi bir gücü çağrıştırdığı, günümüz karmaşasında zihni rahatlattığı için seçilmiş bu renk. Yaratıcılık ve hayal gücünün gerektiği bir çağ önümüzde. Bu renkte içimizdeki gizli gücün farkındalığını ortaya çıkarsın.

Renkler bile yürü derken dilerim sizlerde 2017’de "Çıksam mı?" dediğiniz bütün yollara çıkma cesareti gösterirsiniz. Çoktan çıkmış olanlara hayranlıkla bakmaz, kendi sorumluluğunuzu alır ve yola çıkarsınız. Unutmayalım yola çıkana yol çıkar ve 
YOL-A-ÇIK.

Hepinize harika bir 2018…





2 yorum:

  1. bu yazıyı okuduktan sonra YOL-A ÇIKIYORUM supersın kalemıne sağlık

    YanıtlaSil
  2. Stellacığım duygu,düşünce ve birikimlerini harikulade aktarmışsın ..İzin verirsen sayfamda paylaşmak iserim. Eminim pek çok kişiyede ışıklı bir yol açacaktır.

    YanıtlaSil