4 Mart 2018 Pazar

MENDİL





Selda bana hafta içi mesaj attı.

“Stella Cumartesi gelmelisin!”

Bu kocaman içi davet dolu mesaj göz ardı edilemeyecek büyüklüğüyle beni sardı sarmaladı ve bir sürü işimi ne pahasına olursa olsun ayarlayıp Cumartesi saat 14’te DUT 30a’da olmalıyım dedirtti. İyi ki de yüreğime dokunmuş.
Şimdi analatacaklarım bir paylaşımın hikayesidir. Keyifle eklenin sizde kocaman sevgi baloncuğunun içine.











Kendimi bildiğimden beri mendil benim için çok özel bir yere sahip hayatımda. Elleri terleyenler 
Çocuklarımın 13.yaş günü töreninden bir kare. BEN ve vazgeçilmez Mendilim
bunun ne olduğunu bilirler. Terli ellerinizi kağıda silmeye kalkarsanız kağıt un ufak olur, her yere saçılır, paramparça olur ve teriniz hala silinmiş olmaz. Oysa minicik 20x20’lik bez parçasının mucizevi sonucuyla avucunuzda bir gram ter kalmaz. Sadece avuçta mı? Boynunuzda, alnınızda, yanaklarınızdan süzülen yaşlarda, yüreğinizde bile.




Lise hayatım boyunca mendil benim ikinci dostum oldu. Aynı zamanda da kabusum. Elimin altında özenle katlanmış incecik bir mendil olmadıkça, bembeyaz defter satırlarına tek satır yazamıyorum çünkü bileklerimden akan damlalar o kağıdın ilerleyen satırlarını ıslatmış olduğu için ne kurşun kalem, ne de tükenmez kalem tek harf bile yazmıyor. Bu durumda derslerde ve tabii ki sınavların hepsinde ben ve mendilim hazır ve nazırız. Gel gör ki okul yönetimi, hocalar ve sınav uygulamaları beni kopyacılıkla suçlama eğiliminde ve her seferinde zan altında bırakılan ben ve bembeyaz mendilim utanç içindeyiz.

Lise bittip çeyiz dönemi geldiğinde, annemin bir dolu masa örtüsü, yatak örtüsü ve geceliğin arasında özenle işlenmiş beyaz mendillerini gördüm yatak odamın çekmecesine yerleşirken. Sadece bana değil eşimede kenarları erkeksi tonlarla çerçevelenmiş mendiller vardı çeyizliklerin arasında.

Birden babamın cebinden eksik olmayan mendillerini hatırladım. Genetik el terlemesinin ana kaynağı babamda benim gibi tertemiz kare katlanmış o mendili bu gün bile hala cebinden eksik etmez. Annemin çantasından asla mendil eksik olmaz.








Peki nedir mendili bu kadar özel yapan?
Bir mendil kutusunda şöyle yazılmış Japonya’da:


İyi ve kötü günde hep yanındayım. Tıpkı bugün, yarın ve herzaman olduğu gibi.


Peki sizce mendil ne zaman hayatımıza girdi? Bizler ne zaman mendilsiz kaldık? Peki neden Dut30a’daki güzel yürekli insanlar bu konuyu konuşmak istediler. Bir kelebek etkisiyle, minicik bir video paylaşımıyla    ( aşağıda seyredebilirsiniz)  olay bir gece WhatsApp yazışmasında nasıl bambaşka bir yere geldi?


Mendil belki en çok alın terimizi siler ancak tarih boyunca mendil hep sevginin en büyük saklayıcısı olmuş. Bir minicik bez parçasına bereket diye lokumlar dolmuş, sevgiliyi hatırlatsın diye isimler kazınmış. O bez parçası Kraliçe Elizabeth’e her an ulaşabilmek için bir sembol olmuş, ayrıca renklerine göre Osmanlı’da ilişkileri yönetmiş. Yer yer davetiye olmuş üzerine basılanlarla, gün gelmiş bir ağaca dilek olmuş.

Uzakdoğu icadı bu minicik bez parçası o coğrafyada tarım isçilerinin başlarına bağladıkları ve terlerini silmek için kullanılmaya başlamış ve oradan Ipek yolu ile Venedik’li gemiciler sayesinde Avrupa’ya oradanda 15.yy’dan sonra Osmanlı’ya ulaşmış.





Dut30a’daki konuklar sayesinde basit gibi gözüken bu masum bez parçası bugün bir çok kadının göz yaşlarına derman oldu. Birlik gücümüzü teknolojinin desteğiyle, xxxx nolu telefona mesaj atın sloganından, canlı kanlı bir etkinliğe dönüştürdü. Bizleri bir araya getirdi, paylaşımın en renklisini yaşattı. 

Alparslan bey’in engin bilgileri, müthiş mendil kolleksiyonu ve tatlı diliyle bize mendille ilgili hayatımızda ilk defa duyduğumuz cümleleri sıralarken, sunumun sonunda nadide koleksiyonundan bir mendili açık arttırmaya koyacak kocaman bir gönül oldu. Arttırmaya katılanlar, arttırma arasındaki rakkamları bile ortaya koyacak kadar cömert olurken, herkesin gözlerindeki sevgi yaşlarını o minicik bez parçası simgesel olarak sildi. 









Bir iş yerinin duvarına ( SG Imalathane ) tablo olarak asılacak ve anısı yeni nesillere anlatılacak bir hikaye oldu.







Anlatılanların arasında en ilgi çekici olanlarını sıralarsam:

  Ø  Sevgilinin ardından sallanan mendil sadece hoşçakal değil senden sonra gözlerimin yaşını silecek bir gücüm var demek aynı zamanda
  Ø  Yağ satarım bal satarım demek,
  Ø  Mendil kapmaca demek,
  Ø  Mevludlarda lokum, bayramlarda şeker dağıtmak demek,
  Ø  Üsküdara’a gider iken bir mendil buldum, mendilimin içinede lokum doldurdum, katibimi arar iken yanımda buldum diyen şarkının sözleri demek,
  Ø  İpeklisi Sait Faik Abasıyanık’ın öyküsündeki gibi asla buruşmaz, elinden öylece kayıp gider  demek,
  Ø  Ben yüksek sınıftan biriyimin sembolü demek,
  Ø  Shakespeare’in Othello’sunda kıskançlığın kanıtı demek,
  Ø  İçine konulan kaybolmasın diye ucu düğümlenen bereket demek,
  Ø  Erkeğin ceketinin cebine şıklık demek,
  Ø  Keloğlanın sırtındaki katık demek,
  Ø  Sihirbazın birden bin ettiği demek,
  Ø  Arenada dövüş başlasın demek,
  Ø  Beyazı seni seviyorum, siyahı matemdeyim, sarısı hastayım ilgine muhtacım, mavisi ilgini alamıyorum üzgünüm demek.
  Ø  Sevdiğinin göz yaşını silebilmek demek.
  Ø  Gelecek nesillerin sevincine, acısına derman olabilmek demek,


Birlik ve berbaberlik zinciri kurulunca, acı içinde olan herşeyi sevgiye dönüştürmek mümkün. MOR ÇATI için toplanan mendilin açık arttırması, aslında bizlere, nasıl ihtiyaç duyduğumuzda bizim yaşlarımızı silen olduysa bizimde bir başkasınınkini silebilmenin sevincine ortak etti.

Hızlanarak yaşadığımız günümüzde biraz yavaşlayınca müthiş bir ana eklendim. Paylaşmasam olmazdı. Sevgiler ve alın terinizi, göz yaşınızı her daim silecek mendillerinizi çantanızdan, cebinizden eksiltmemeniz dileğiyle...

Video: #eattogather
https://www.youtube.com/watch?v=m6geBOARC2I



1 yorum: