17 Şubat 2010 Çarşamba

Bir Şarkı Duyar Bağlanırsın!

Radyolar İstanbul trafiğini çekilebilir hale getiren tek unsurdur.Bu deli şehrin hiçbirşeyine tahammül edilmediği gibi en çıldırtıcı yanı trafiği ve trafikte gereksiz yere öldürülen vakit olduğunu düşünüyorum, katılmayanlarında görüşlerini bekliyorum lütfen.
Başka ülkelerde şöyle bir sektör olduğunu duydum, kasetten ders çalışma, kitap okuma, roman dinleme , kişisel gelişim seminerleri gibi.Buradan yaratıcı iş arayanlara haber veriyorum, paraya para demeyebilirsiniz...Ama benim bugünkü konum trafik yada büyük şehir değil, çalan şarkılar ve bağlanma hali.Herkesin anıları yığınla , günümüzün en cok izlenen türk filmi ünvanına sahip ISSIZ ADAM ın beni ağlatan tek sahnesi bence adamın kadının tokasını yere düştüğünü gördüğündeki tepkisi.Yani bir toka buldu ve bağlandı.Hatıralar böyle birsey beyine kayıtlı ama kalbimize dokunur.Bir şarkı duyarsın bağlanırsın beynin yardımıyla kalbe dokunma halidir.
Bir anda nasıl da canlanır eskiler, ister nostalji deyin ister keyif,tabii ki hepsi güzel anılar olmayabilir ama hala orada durduklarına göre bizim için bir şekilde değerli olduklarını düşünmeden de edemiyorum.
Şöyle bir kontrol ettim kendimi ve her şarkının, kokunun, rengin ve daha sayacak çok şeylerin bizi bağladığını gördüm.Acı verseler bile.
Mesela dolabımda hala 87 yılından kalma bir otelin pantolon askısı var ve her ona pantolon astığımda o gün yaşadıklarımı hatırlar gülümserim.Bazen ağlatanlarda oluyor , bir kurumuş çiçek, şampanya mantarı, mendil, peçete.Yakınlarda yaptığım bir iş seyahatinde bir restaurant’tan kendimi hiç yapmamama rağmen kibrit kutusu aldığımı fark ettim çünkü “O “ toplardı sanki bende toplamaya devam edersen bağlanacaktım.
Ve geçenlerde de radyoda çalan şarkıyla bana böyle oldu, trafiğin en yoğun olduğu saatte en popüler Djin çaldığı 80lerin bir şarkısının cover hale gelmiş şekliyle “Forever young” şarkısıyla bağlandım kaldım.Bu şarkı beni hemen o yıllarımdaki en saf,en mutlu ama bunu en anlayamadığım döneme geri döndürdü .Nasıl bir dönem şu 80’ler hem ekonomiye hem de ruhumuza iyi geliyor ki adına cdler dolusu şarkı doldurulup, her mekanda partisi yapılıyor.Nedir o dönemi bu kadar unutulmaz yapan.Nasıl o dönemde meşhur olan herşey ,bu gün de popülerliğini koruyabiliyor.
Bu şarkıyı derneğin derme çatma binasında dinlerken, hepimiz çığlıklarla bağırıyorduk ne anlama geldiğini gerçekten bilmediğimiz sözlerini;
”Forever young, I want to be forever young, Do you really want to live forever !” Tabii ki o günkü gençlik heycanıyla hepimiz forever yaşamak ve genç kalmak istiyorduk.Zaten gençtik ama nerde onu o anda anlayacak kafa bizde.Boşuna dememişler bugün kü aklım olsaydı diye...Nasıl bir şey olurdu hep genç kalmak ve hep yaşamak...
Küçük bir hikayemi paylaşayım bu noktada.
Adam bir kadına aşık olmus ve onun için en değerli şeyinden vazgeçmek durumunda, ve vaz geçtiği onu ömür boyu üzmemek, bunun için kendisinin yok olmasını ona yaşatmamak.Onun için diliyor hep genç kalıp yaşamaya devam edeceğim diye, kadın yaşlanır ve adam hep genç kalır.Kadın onun gençliğini kıskanır ve ondan bunun intikamını almak için bir gece uykuda onu öldürür.İronik bir hikaye ama öyle işte.
Bu durumda aklıma ilk gelen şey siz ömür boyu genç kalıp yaşamak istermiydiniz oldu?

6 yorum:

  1. benim burnumdaki hassasiyetten sebep sanırım kokular bağlayıcıdır :))

    ben hep genç kalmak isterdim :))daha çok gezip,daha çok öğrenmek için..

    YanıtlaSil
  2. ben zaten hep gencim hiç yaşlanmicam :) ayrıca hiç koptuk mu ki bir şarkıyla, bir askıyla bağlanalım. bence hep bağlıyız..

    YanıtlaSil
  3. ah lanet askı cıkamadı ki hayatımdan:(

    YanıtlaSil
  4. ben istemezdim ..çünkü heryaşın ayrı bir güzelliği var..gençliğin o ateşli vurdumduymaz halleri..orta yaşın o oturmuş daha mantıklı ama daha duygusal olgunluğu..yaşlılığın o ailenle geçirdiğin sevimli anları..tabi ailene ektiklerini biçebiliyosan..sonrada ölümün o sessizliği ve arkanda bıraktığın nice eser..seni sen yapanların anılması..eğer anılıyorsan zaten yaşadığın hayatta birşeyler başarmışsındır..ben olduğum yerden memnunum belki de en güzel çağımı yaşıyorum..olgun mağrur ve aklıselim..
    demem o ki ajda pekkanın şarkısında olduğu gibi
    HER YAŞIN BİR GÜZELLİĞİ VAR..
    anılara gelirsek :
    80 li yılların önemi anlatınca şöyle bir eskilere gittim bile,yani bahsetmen bile yetti anlıyacağın..bir şarkı,bir parfüm (mesela anaise) bi mekan,karşılaştığın çok eski bir dost hepsi bizim yaşadıklarımız..
    ben diyorum ki herkes hatırlasın eskiyi ve şimdiki haline bakınca ben buydum bunları yaptım ve pişman değilim desin..demeli..diyorum..kalemine sağlık arkadaşım harikasın ...

    YanıtlaSil
  5. canim baraka arkadasim o günler unutulabilir mi:)
    asla forever olmak istemem tüm sevdiklerimin kaybı dayanılmaz olur,
    ayrica sana katılıyorum orta yaslı ve yaslı olmanın ve dunyayı umursamayacagım gunleriminde olmasini isterim.
    yorumuna saglik....

    YanıtlaSil
  6. nihalciğim seninde bu yorumuna yüzde yüz katılıyorum, söyleyecek birşey yok.
    Bardağın dolu tarafını görerek yaptığın yoruma teşekkürler...

    YanıtlaSil